Düşünce ve İnanç Özgürlüğü Platformunun son toplantısında, çok can alıcı konular ele alındı. Benim ele alacağım konu ise toplantının içeriğinde ele alınan değil, toplantı öncesi ayaküstü konuşulan bir konu.
Medrese Âlimleri Vakfı Başkanımız Sayın Melle Tahir Baran “Kişilerin kayın anne ve kayın babaya, anne/baba demelerini doğru bulmuyorum” dedi.
İşin dini, ilmi ve örfi taraflarını tartışırken, ben biraz da haddimi aşarak itiraz da bulundum.
“Hocam, yüce dinimiz, kayın anne/baba’dan abdest bozulmaz diyerek, aslında onların öz anne babadan ayrı tutulmaması gerektiğini vurguluyor” dedim.
O esnada, Türkiye Yazarlar Birliği Batman Temsilcimiz, Prof. Dr. Şemsettin Dursun Hoca girdi lafa “Aslında kayın kelimesi Arapça olan Kayyum kelimesinden geliyor. Yöneten hükmeden, idare eden anlamları içeriyor” dedi.
Demesiyle de kahkaha tufanı koptu.
“O zaman hepimize kayyum atanmış da haberimiz yokmuş” dedik.
Sonrasında kelimenin kökenlerine indik, Moğolca da kadum, eski Türkçe de xatun kelimeleri falan çıktı karşımıza ama yok, kayyum bize uydu.
Gerçekten kayyum.
Ama ben hala düz anne ve baba denmesinden yanayım.
Eşimiz bizim diğer yarımızsa, diğer yarımızın anne/babasının da diğer yarıdan farkı olamaz. O zaman hitapta, başına kayyum veya başka kelimeler getirerek işi tartışmalı hale getirmeme taraftarıyım.
Hele toplumuzda, amca/dayı gibi kelimelere katiyen karşıyım.
Mevzu sonra sigaraya geldi.
Sayın hocamız net olarak sigaranın haram olduğunu ifade etti.
Buna sadece sigara içen arkadaşlarımız itiraz etmeye yeltendi.
Ama hocamız bu konuda yeterince hazırlıklıydı;
“Bunun itirazı olmaz olamaz! İtiraz edenler sadece kendini kandırır” dedi.
Tabloyu biraz daha ağırlaştırdı sonra, “sigara içmek, boşanma sebebidir” dedi.
“Çünkü hiçbir eş, o iğrenç kokuyu ömür boyu çekmek zorunda değildir. Bir bayan veya erkek bunu delil olarak gösterip, boşanma talep edebilir” dedi.
Son olarak da bir mevzu anlattı.
Adamın biri, bir köye imam olarak atanıyor.
Atandıktan bir süre sonra arkadaşlarıyla sohbet ediyor “köyü nasıl buldun, alışabildin mi?” falan diyorlar.
İmam, “Walla ben bu köyde, adamların da yalan söyleyebileceğini öğrendim”
Meğerse bıyıklı, sakallı adamlar da yalan söyleyebiliyormuş…
Kafamızdan kaynar sular dökülüyor…
Eskiden öyleymiş, adam olan yalan söylemezmiş.
Adamın söylediği senetmiş, yemin etmekmiş, şahit göstermekmiş, bunlar çok istisnai şekillerde olurmuş.
Adam derken, bunu cinsiyet ayrımcılığına sakın getirmeyin.
Adamlıkla, erkekliği karıştırmayın.
Kürtçe çok güzel bir atasözü vardır.
“Şer, Şere, çı jına, çı mera”
Anlamı, aslan, aslandır, dişisi erkeği fark etmez.
Adamlığımıza geri döndüğümüz yarınlar dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın…