İstisnasız her alanda, öyle bir beceriksizlikle ortaya koyduğunuz her bir icraatınız ve bununla beraber “aman ha” tehditleriniz yazacak hiçbir şey bırakmadı.
Ne su aklar sizi ne de sabun, kırmızı toprakla yıkansanız, zemzem suyuyla arınsanız sizden bir şey olmaz artık.
Kirletmedik kirlenmedik bir şey bırakmadınız.
Boyunuzu aşan yalanlarınızı desem boyunuzu uzatırsınız.
Yalancının mumu yatsıya kadar desem yatsıyı ertelersiniz.
Komedi, kara mizah örneği diye eskiden gülerdik, artık içim kaldırmıyor mide bulandırıyorsunuz.
Şair İbrahim Tenekeci’nin güzel bir sözü var: Namaz beş vakit, ahlak ise yirmi dört saat farzdır.
Ama bunu da üstünüze alınmazsınız siz. Çünkü siz ki peygamberi yalanlarınıza, Allah’ı günahlarınıza ortak edersiniz.
Okuduğum söze, duyduğum sese, gördüğüm öze kör kalmayı becerseydim sizi de görmekten duymaktan, konuşmaktan ve yazmaktan korunabilirdim. Ama yok benim sizin gibi zırhlarım, kalkanlarım yok.
Ne siyaset ehliyim ne de ümmetin ümidi. Ne beka yükü var sırtıma vurulmuş ne de turan kılıcı elime tutturulmuş.
Bu saatten sonra örneklere lüzum yok göz kapaklarını diktirenlere ve efendilerine kar etmez hiçbir ışık. Batıya dönsen kavgalı doğuya dönsen kanlı.
Parmak sallamadık yer kalmadı.
Neye dokunsam elimde kalıyor, kalmakla yetse yine iyi. Elimi de yakıyor.
Yanmak neyse de alevimle yakmaktan korkarım.
Uzunca bir süredir coğrafyamızda, bizi tebessüm ettirebilecek umudumuzu harlayıp az biraz kendine getirebilecek tek bir şey var mı desem benim aklıma bir şey gelmiyor.
Sizin geliyorsa aklınıza, gelir aklınıza sığınırdım ama temiz bir kalbe sığınmayı tercih ederim.
Onu da herkeste bulamazsın. Şair Muhammed İkbal boşa değil “Sanılmasın ki herkesin kalbi var” demiş.
Bir kalp ki Alman Kaptan PiaKlemp’in göğsünde hatırlattı kendini.
Alman kaptan PiaKlemp, yoldaşı Alman CarolaRackete ile beraber Akdeniz’de yüzlerce insanın kurtarılmasına eşlik etmişti.
Klemp, İtalya’da yasadışı göçmenliğe yardım etmekten yargılanırken,(suçlu bulunması halinde 20 yıl hapis cezası alabilir) Fransa’nın başkenti Paris’in en saygın insani ödülü olarak bilinen Paris Kent Madalyası’nı (La Médaille Grand Vermeil de
la Ville de Paris) reddedip, yetkilileri ikiyüzlülükle suçlayabilme cesaretini ve onurunu gösterebiliyor.
Ve Klemp, Facebook’ta paylaştığı mesajında: “Kimin ‘kahraman’ kimin ‘yasadışı’ olduğuna karar verecek otoritelere ihtiyacımız yok” diyerek ders verip ödülü ret edebiliyor.
Klemp, 35 yaşında bir aktivist bir biyolog, kuru gürültü değil eylemleriyle binden fazla insanı, mülteciyi denizde boğulmaktan kurtarıp Avrupa kıyılarına bırakan bir kadın.
Hani o dövmeleri ve sarı saçlarıyla “o saatte orada ne işi var” deyip “başına gelecekleri hak ediyor” dediklerinizden, “elinin hamuruyla..” diye başlayan ve “otursun evinde” diye biten cümlelerinizdeki muhataplardan.
Bir kadın kalbi olan bir kadın bütün otoritelerinizi bir cümleyle ret eden bir kadın. İyi ki elini hamurdan çekip evinde oturmaktan vazgeçmiş.