İleri demokrasinin olmadığı ülkelerde, raydan çıkmış bir yargı sisteminden rahatsızsanız, hukuk ve olmayan mutlak adalet mağduruysanız, telafisi mümkün olmayan ve ol(a)mayacak maddi mannevi haksızlıklara uğramış-sanız ne yaparsınız, ne yapmalısınız?
Ne yapabilirsiniz? Hangi hukuk sistemiyle haklarınızı alabilirsiniz?
İşte sazın kırıldığı, sözün bittiği yer. Muhatabınız çakma Çin malı bir yargı sisteminde ne haklarınızı ne de hukukunuzu savunabilirsiniz.
Adaletin terazisindeki kefeler doğru yanlış, haklı haksız netleşmeden oynar da oynamaz ve siz hiçbir şey yapamazsınız. Yargıyı yargılamak gerekir.
Nasıl, kiminle, kriter normlar nelerdir, bunu kimler belirleyecek? Çık çıkabilirsen işin içinden. Fakir Baykurt'un 'Yılanların Öcü' eserinden mağdur kişi güçlü ve haksız olanlara şöyle diyordu: Ülen bu yasalar size farklı, bize farklı mı işler! Şu an ülke olarak böylesi bir atmosfer de değil miyiz?
Bu arada Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı yetki ve uhdesinde çalışanlara ne kadar hakim olup olmadıkları da çıktı ortaya. Bir demet yargı, emniyet operasyon icraatıyla karşı karşıya kalıyoruz.
Her şey sisli-puslu kimin haklı, kimin suçlu olduğu halen kamuoyu net olarak bilmiyor.
Silahlar çekilmiş, takır takır ateş ediliyor. Bu arada yandaş medya, hükümet karşıtı medya, yazısal, görsel çalıştıkça çalışıyor, uydurdukça uyduruyor, abartıyor, ekliyor, mevcut krizin büyümesinde ve süresini uzatmada aktif rol alıyor.
Çakallizm'in bireyleri olan çakalların mevcut ortamdan keyif aldıkları, zen-ginleştikleri belirgin olarak ortada. Bu yargı, HSYK kendini ne pahasında olursa olsun yargılamalı, milletten özür dilemeli aklayıp, paklamalı, yargı reformlarına sıcak bakmalı, siyasetten uzak durmalı. Unutulmamalı ki yargının, adaletin, hukukun olmadığı yerde, terör olur, huzur olmaz. Ekonomi dibe vurur. Kayıplar telafi edilemez, illegal güç odakları, kamplaşmalar olur.
Emperyal güçlerin sofrasına meze olunur. Anlayanlar anlar.
Muhteremlerle ve beddualarla ne ihya olunur ne de irşad. Ancak manda olunur, sömürge olunur. Yüce Allah bizim yapmamız veya yapmamamız gerekenler konusunda bizlere hür irade vermiş ve seçme hürriyetimiz varken Allah'tan beklemek Allah'a havale etmek çöl bedeviliği olur.
Gelinen bu seviye'ye çalışılarak, araştırarak plan ve programlarla, eğitimle, bilimle, teknoloji ve yatırımlarla gelindi ne sıkıntılar pahasına. Geminin kaptanını yok ederek, dümeni kırarak varacağınız yer güllük gülistanlık olmaz. Ne olacağını neler olmayacağını muhteremler ve siyasiler pekala çok iyi bilirler.
Bu arada Cumhurbaşkanı kuzuların sessizliğini çok iyi oynuyor. Esas aktif ve mevcut krizin çözümü, Saray’da olmalı.
Ülkenin içinde olduğu bu krizi ile Cumhuriyetin bekası konusunda Reis-i Cumhur aktif rol alması gerekmez miydi? Oldukça sessiz kalması yasaların kendisine verdiği yetkilerini kullanmada aktif olmaması da farklı anlamlar yüklüyor bu sisli-puslu ortama.
Tepeden tırnağa kadar Devlet bürokratları ve ilgililer görevlerini anayasal çerçeve içinde hakka hukuka sadık olarak yapsalar ah! Bir yapsalar! Biz köşe yazarlarının bu anlamda makale yazmamıza gerek kalır mıydı? Her şey mükemmel olmaz mıydı? Diye soruyorum. Biliyorum sorum cevapsız kalacak. Ama her şeye rağmen yazmalıyım. Yazıyorum da nitekim.
Kalın sağlık ve sevgiyle siz saygın değerli Batman Sonsöz okurlarımız...