Bir elin parmağını geçmeyen birkaç ismi hariç tutarsak yazar diye Batmanlı okuyucuların önüne çıkarılan isimler maalesef bir kitap fuarı edecek yeterliliğe sahip değil ve bu arkadaşların ellerinde kitap imzalamaya hazırlandıklarına da kitap demeye bin şahit ister.
Ama yok, artık bir kâğıt yığınına kitap demek için şahit değil para gerekiyor.
Derleyin, toplayın başına bir fotoğraf arkasına da afili bir pozunuzu koyun, e bir de cebiniz de paranız oldu mu sizi yazar yapmaya hevesli birçok yayınevi var.
Buna hakkınız var mı?
Dünya çapında başarısını kanıtlanış yazarlarımız, Batmanlı hemşerilerimiz varken ve bunlar fuar kapsamının dışında bırakılırken işin kabuğunda kalıp afili pozlarla sahneye çıkanlarla fuar yapmaya ve genç okuyucuların zihninde sanat, edebiyat ve kitap tanımını sabote etmeye hakkınız var mı?
Öyle ki fuarda yer alan yazar ya da şair sıfatlı kimileri için Kültür Bakanlığı’na başvurup bu arkadaşların şiire, şiirin de bu arkadaşlara yasaklanmasını bile talep etmek geçiyor aklımdan ama nerede o kültür nerede o kültüre bakan.
Batman’da ilk kez düzenlenecek kitap fuarı için ne deseniz yetmez, ben yine de söyleyeyim “tam bir fiyasko” Bu fuarı düzenleyen yetkililer bu kadar mı yabancı kitaba ve okumaya. Hani derler ya ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
Fuar diye ortaya konan iş ortada:
Kitap Fuarı değil yandaş pazarı.
İyi bir kitap kurdu olduğunu düşündüğüm ve yakın zamana kadar AK Parti Genel Merkezi yöneticilerinden de olan Murat Çiçek konuyu tartışmaya açınca dikkatimi çekti.
Çiçek, gerek sosyal hesabından gerekse de bir gazetede lafını esirgemeden düşüncelerini paylaşınca hak vermeden geçemedim.
“Hiç yapılmasa daha iyiydi” diyen Çiçek, en temel de şu eleştiri de bulunuyordu; “Konuklarını Batman halkının yüzde 99’nun tanımadığı “güvenlik soruşturması mantığıyla” isimleri belirlenmiş bir entelektüel faaliyet yapacağız. Tabii ki listede yer alan bir kaç müstesna yazarı ayrı tutuyorum.”
Ve Çiçek, yetkililere dönük şu sözleriyle duygularıma tercüman oluyor “yaptığınız şey israftan başka bir şey değildir”
Çiçek yazısının devamında:
“Entelektüel, aydın faaliyetler korkarak ya da ‘ben sizin iyiliğinizi düşünüyorum’ mantığı üzerine bina edilemez. Bilim, sanat, edebiyat, şiir üzerine bir faaliyet yürüttüğünüzde yazarları dünya görüşlerine göre ayırt ederseniz, ayırımcılık yaparsanız, en büyük kötülüğü “aydın” kavramına yapmış olursunuz.
Bir önemli husus daha... Hiç mi Batmanlı akademisyen yazarlarımız, edebiyatçı yazarlarımız ve şairlerimiz yok? Ben söyleyeyim çok var.
Yavuz Ekinci kitapları birçok dünya diline çevrilmiş, ulusal ve uluslararası en saygın kitap fuarlarında yer alan dünyaca ünlü bir yazarımız. Mehtap Ceyran, Selim Temo, Ercan Yılmaz, Ceyhun Tuna, Emin Kaya, İdris Sezgin ve belki de şuan hatırlayamadığım birçok edebiyatçı, şair ve yazarımız daha var. Ayıp olmasın kabilinden dahi olsa bunlardan birini bile neden davet etmediniz?”
Neden mi aslın da Çiçek’de benim kadar biliyor neden çağrılmadıklarını.
Çünkü bırakın muhalif olmayı mevcut iktidara yandaş olmama bile sizi yıllarca emek vererek edindiğiniz kimliklerinizi, yeteneklerinizi, sıfatlarınızı, başarılarınızı, isminizden silip tek bir sıfat konuyor yerine “öteki”...
Siz öteki iseniz ilkokul diplomanıza kadar elinizden alınmaya çalışılıyor.
Sistem okuryazarlığınızda okurluğunuzu saymıyor yazarlığınızı tanımıyor.