Bir insanın kıyameti insanın ölümüdür. İnsan öldükten sonra Onun için her şey bitmiş demektir. Ölen insan için kâinatın ölümü yani kıyametin kopması da artık önemini yitirir. Kişi öldükten sonra dünyada iken yaptıklarına nokta konulmuştur.
Dünya’da iken de bir İnsan’ın kıyameti kopabilir. Eğer insan yozlaşmışsa ve insani değerlerini kaybetmişse Onun için Kıyametin kopması daha iyidir. O insan için “defterin kapanması, defterin kabarmasından daha hayırlıdır”
İnsan için geçerli olan Toplum için de geçerlidir. Çünkü toplumun temel taşı insandır. Toplum’un kıyameti insan ilişkilerinin yozlaşmasıdır. İnsani değerlerin kaybolması Toplumsal kıyameti beraberinde getirir. Toplum görüntüsü ve insanlar arası ilişkilerin şekli ortaya bir görüntü çıkarır.
Ahlaki değerlerin yitirilmesi insanın özünden kopmasına ve giderek hayvanileşmesine yol açar. İnsan düşünen bir varlık olduğundan düşüncesi ile değer bulur.
Düşünür, karar verir ve uygular.
Düşünmeyen, karar vermeyen ve uygulamayan insan, hayvan mesabesindedir.
Düşünüp zulme karar veren insan ise hayvandan daha aşağı derekeye iner.
Toplumsal kıyametler, zulme karar verip uygulayan insanların sayısı artıkça daha çabuk meydana gelir. O halde durup bir düşünelim.
Yaşadığımız toplum ile ne kadar kıyamete yakınız? İnsanların birbiriyle ilişkilerini inceleyelim; Menfaat üzerine kurulu ilişkiler, dolandırmalar, kandırmalar, ahlaksızlıklar, fuhşiyat ve her türlü çirkeflikler ile aslında kıyamete yakın değil miyiz?
Belki de kıyametimiz kopmuş da farkında değiliz.
Genç insanların tavırları, büyükleri ile olan münasebetleri, birbirlerine karşı olan hal ve hareketleri ne kadar insani? Özellikle gençlerin giyim alışkanlıklarına dikkatli bir şekilde bakalım. Aslında sadece gençler değil genelde tüm toplumu kaplayan ve moda diye giydiğimiz giysilere bir bakalım.
Üzerinde giysi olup da çıplakmış hissi uyandıran dar giyimli insanlar dikkatinizi çekmiyor mu?
“Giyinik Çıplaklar”ın halleri ve tavırları sizi endişelendirmiyor mu?
Anne ve babalarını bir kenara bırakın da toplum olarak biz de etkilenmiyor muyuz?
Her ne kadar giyinik gözükseler de aslında çıplak olanlar, toplumu ve kendilerini ifsad etmiyorlar mı?
Gözlerin şeytanileşmesi, sözlerin şeytanileşmesi ile bir toplum aslında nerelere sürükleniyor hiç düşündünüz mü?
“Sınırlı ve Ölçülü” olması gereken insanın “Sınırsız ve Ölçüsüz” davranması hayvanileşmesine ve beraberinde toplumun bozulmasına yol açmaktadır.
Genç yaştan çocuk yaşına inen sınırsızlıklar ve ölçüsüzlükler tatminsizliklere yol açmaktadır. Tatmin olabilmek için sigara kullanımı sonrasında bali, extacy hap ve en sonunda da uyuşturucu kullanımı ile beyni ve ahlakı dumura uğramış insanlar ile kıyamete gitmiş bir toplum oluşmuyor mu?
Her türlü cinselliğin seyredildiği, giyinme ile cinselliğe teşvik edildiği bir toplum sizi kıyamet çukuruna götürmez mi?
Fuhşiyattın ve zinanın arttığı bir toplumda temiz bir nesil kalır mı?
Kızlı erkekli birlikteliklerin arttığı fasid bir topluma en güçlü bombaların değil gayrı-meşru ilişkilerin zarar verdiği aşikar değil midir?