Siz saygın okurlar, yüce Kur'an-ı Kerim'de (azimmü şan) onlarca ayette “Müslümanlar kardeştir” mealine istinaden, yine kâinatın efendisi Hz. Muhammed’in (s.a.v) Veda Hutbesinde Müslümanların kardeşliğinden, birbirleriyle olan ve olması gereken ilişkilerinden, hukuk ve sorumluluğundan bahsedilmekte, yine ayet-i kerimeler bizleri bu anlamda aydınlatmakta ve sorumluluk yüklemektedir.
Bu ilahi sorumluluktan yola çıkarak sizlere bu gün köşeme Essed Beşer denilen günümüz Firavun'un zulmünden, kansızlığından söz etme gereği duyuyorum.
Suriye'deki iç savaş inanın içimi yakıyor. Allah aşkına görülmüş vaka mıdır, Müslüman'ın Müslüman’ı öldürmesi, katletmesi, milyonlarca Suriyelinin ülkesini terk etmesi, göçe zorlanması, denizlerde boğularak telef olmaları, özellikle kadın ve çocukların ölmeleri (Aylan bebek ve yaşıtları).
Normlar üstü, yasalar üstü büyük günah ve büyük suç teşkil eden kimyasal silah kullanma suçunun cezasını ancak ve ancak Yüce Allah (c.c) verebilecek güçtedir. İşlenen suça denk ceza bakımından…
AB ülkeleri, ABD bu durumlara karşı bu vahşete zulme göz yumuyorlar.
Ne acıdır ki hükümetler ve sistemler, her türlü emperyal güçler üstü ''Vatikan'' Papa da vurdumduymaz, hatta hoşlarına bile gidiyor. Ne de olsa olan Müslümanlara oluyor olan, Hıristiyanlara değil.
Yakın bir geçmişte Bosna'da yapılan ''sırp'' vahşetini ve soykırımını da bana hatırlatıyorlar. Savaş sonrası oraya gitmiş, araştırma ve incelemelerde bulunmuş, bombalanan camilerin resimlerini de çekmiştim. Zamanı gelince, o konuları yazdığımda belge ve resimleri “Sonsöz”de paylaşacağız.
Dindar geçinen dinsiz Vatikan bu olaylara ne için kayıtsız kalıyor anlayabilmiş değilim.
İnsan hakları üst düzey komite ve konseyleri ile Birleşmiş Milletler bini aşkın kimyasal silahla öldürülen Suriyeli Müslüman kardeşlerimize karşı oldukça pasif kalıyorlar.
Zaten küfür ehlinden, kâfirlerden medet ummak saflık değilse nedir?
Krizden kısmi yara alan Rusya bu Suriye iç savaşında ''taşeron firma-ihale'' ilişkisini andıran Putin Beşşer Esad'tan oldukça nemalandı ve nemalanmaya da devam ediyor.
Suudi Arabistan krallığı da ayrı bir senfoni güçlülerden, darbecilerden yana çıkıyor, onları kutluyor, ayni ve nakdi yardımlarda bulunarak ABD ve İsrail'e yalakalık yapıyor.
Hal böyleyken, Müslüman ülkeler param parça, bölük bölük yalnızlığa ve tembelliğe, gaflete düşmüşken ABD ve İsrail’le empati kurarsak önümüze gelen bu besili ve aciz yaban kazlarını ”Av Partisi”ni kaçırır mıyız?
Onlar da bu fırsatları kaçırıyorlar mı? Bakın ne hale geldik, getiriliyoruz?
Türkiye yapmış olduğu yardımlarla Allah’ın rızasını kazansa bile yeterli değil daha insani normlarda gereken yapılmalıydı, Suriyelilerin AB Ülkelerine göç etmelerine gerek kalmayabilirdi.
Konuya siyasi değil de İslami bakılsaydı, yaklaşılsaydı çok daha mükemmel olmaz mıydı?
Bunları yazarken yalnız Essed'e odaklanmak, onu anlatmak, vahşetine odaklanmak yeterli olamayacağı için, taktik ve yapılanları özetle genelleme çerçevesinde yazmaya çalıştım.
Özetle ve sonuç tüm İslam alemi gerek birey olarak gerekse topyekun Yüce Allah'ın (c.c) emir ve yasakları doğrultusunda yaşamazlarsa, İslam dinini hayatlarına monte etmezlerse hayat ve hayat ötesini çemberin merkezine Allah'ı (c.c),Yüce Kur'an-ı Kerim'i (azimmüşan), kainatın Efendisi Hz. Muhammed'in (s.a.v) sünnetlerini ve hayatı doğrultusunda almazlarsa bizler daha çok çekeriz. Acılar içinde kıvranırız. Katliamlara maruz kalırız.
Kurtuluş İslam’dadır. Başka yerlerde sistem ve ekollerde ''izm''lerde arayanlar isterlerse sonsuza değin aramaya devam ededursunlar bulamazlar, bulamayacaklar da. İlahi sınavları ilahi derslerle geçebiliriz diye düşünüyorum.
Kalın sağlık ve sevgiyle, inançla siz saygın Sonsöz okur'larımız.