Bölgemiz yaklaşık iki sene boyunca huzuru yakalamış gibi gözüküyordu.
Ama Çözüm Süreci rayına oturdu diyecek iken yine başladığımız yere geri döndük.
Son birkaç haftadır bölge insanını gerginleştiren olaylar oldu.
Bölge insanının huzursuz olmasına ve gönlünde derin yaralar açılmasına müsebbip olanlar bunun vebalini taşıyamazlar.
Olayların gerekçeleri ve sonuçları arasında bağlantı kurmak imkânsızdır. Suriye’de topraklarında yer alan ve Suriye sınırından komşumuz olan Kobane kasabası veya İlçesine destek amacı ile yapıldığı söylenen eylemlerin ve olayların amaç ve sonuçlarının bağlantısızlığını hepimiz gördük.
İŞİD tarafından kuşatılmış bulunan Kobane halkının çoğu yurtlarını terk etmiş bulunmaktadır. Kalanların bir kısmı Kobane’yi savunmaya çalışan Militanlar bir kısmı da evlerini terk etmek istemeyen yaşlılardır.
Bir kişi dahi olsa kimsenin kimseye zulmü tasvip edilemez.
Dolayısıyla İŞİD tarafından yapılan zulümler, kafa kesmeler, katliamlar da tasvip edilecek durumda değildir.
İnsan olanın kabul etmeyeceği barbarlıklara, kime karşı kim tarafından yapılırsa yapılsın bırakın tasvip etmeyi karşı durmak gerekir.
Ancak İŞİD vahşetine karşı Kobane halkına destek olacağım deyip daha büyüğünü yapmaya kalkarsanız “Bu ne perhiz bu ne Lahana Turşusu” derler. Amaç, eylem biçimi ve sonuç arasındaki farklılık, orantısızlık ister istemez insanı düşündürmektedir.
Her şeyden önce Kobane halkı için eylem yapıyorum diyenlerin vahşice katlettikleri kişilerin İŞİD ile ilgisi olmayan masum insanlar olmaları eylemlerin meşru olmadığını ve amacının farklı olduğunu göstermektedir.
Sırf, sakalı oldukları için öldürülenler, yakılan ATM’ler, yağma edilen marketler İŞİD zulmünü ortadan kaldırmaya yönelik miydi? Başları taşla ezilenler İŞİD militanı mıydı? Bir zulme karşı daha büyük zulüm yaparsanız yaptığınız ne sizin vicdanınız ne de halkın vicdanında onay görür ve görmemelidir.
Olayların göründüğü gibi olmadığını ve aslında yapılanların bir kumpasın parçası olduğu fark ediliyor. ABD tarafından sıkıştırılan ve karadan Suriye’ye sokulmaya çalışılan Türkiye, ABD’nin oyununa gelmeyip inat edince bu olaylar başlatıldı.
ABD daha önceki Irak işgalinde karadan harekât başlatmanın kendi aleyhinde olduğunu gördü. Dolayısıyla kendi askeri öleceğine Türkiye askerinin ölmesini, kendi bataklığa gireceğine Türkiye’nin bataklığa girmesini istemektedir. Son günlerde kendi kontrolündeki NATO’nun Genel Sekreterinin sık sık Ülkemize gelmesi de bu yüzdendir.
Türkiye’ye kumpas kuran ABD, İsrail lobisinin planlarına uygun hareket etmektedir. Ortadoğu ülkelerinin sürekli kaos içinde olmasını isteyen, dolayısıyla zayıf ve perişan kalmaları için proje üreten İsrail ve ABD’de deki lobisi Türkiye için de plan ve proje üretmektedirler.
Türkiye’nin Suriye’ye girmesi özellikle Güneydoğu Anadolu bölgesinin iç savaş ve kaos içine düşmesine yol açacaktır. Bu durumun Özellikle de,siyasi kazanım elde eden ve bu kazanımları daha da ilerletebilecek Kürt halkının aleyhine olacağını İmralı’da görmekte onun için Kürt halkına itidal tavsiye etmektedir.