Kurban bayramı yaklaştıkça kurban avcıları harekete geçer.
Birilerini nasıl kandırırım, parasını alırım ve de bu pastada en büyük payı nasıl kaparım hesabını yaparlar.
İşin ibadet bölümü, hayır ve hasene kısmını umurlarında değildir.
O zaman bizler de bunlara dikkat etmeli onların avı olmaktan kendimizi korumalı ve diğer Müslümanları uyarmalıyız.
Kurban kesmek bir ibadet ise ki ibadettir, adabına, usulüne ve dinen şüpheye muhal bırakmayacak biçimde icra etmek gerekir.
Yoksa "Kaş yapayım deken göz çıkarmak" misali kurban keseyim derken kurbanlık oluveririz.
Sevap kazanacağız derken günaha girebilir; dost, komşu, fakir ve ailemizi sevindirelim derken firmaları sevindiririz.
Bankaların işin içine girmesi, kredi vermeleri, Kredi kartına taksit, peşin de indirim gibi reklâmları ise Müslüman’la alay etmek ve hatta hakaret etmektir.
Bu hakaret, Mustafa İslamoğlu’nun Peygamber zevcelerine ve özellikle Hz. Hatice annemize yaptığı hakaretten kat be kat daha büyük olduğudur.
İslâmî değerlere önem vermeyen, içlerinde içki ve domuz eti de satan bazı marketler zinciri veya firmaların, kurban kesme işine girmeleri trajikomik ve buralara kurban siparişi verenlere ise acınacak bir durum söz konusudur.
Etin kilosu 40–50 arası olduğu günümüzde 14–16 kğ. et taahhüdü ile bir milyar ve üstü kurban siparişi almaları etin kilosunu 75 ve üstü bir fiyatla satmaları demektir.
Firmalar açısından kurban işi karın katmerlisi müşteri de yolunacak bir tavuk ve kurbanlıktır.
İbadet ile adedi, kurban ile et arasındaki farkı bilmeyen ve bu yerlere Kurban(!) siparişi veren kesim, manen ve madden zarar içindeler.
Kasaba gidip etlerini alsalar daha fazla kar edecekleri bir gerçektir.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem:
"ALLAH içkiye, onu dağıtana, içene, üzümünü sıkana, kendisi için sıktırana, taşıyana, kendisi için taşınana, satana, satın alana ve parasını yiyene lanet etsin" (Tirmizi, Bûyu, 58)
Dini bilmemek, cahil olmak ve işi ehline sorma gereği duymamak kandırılmış durumuna düşme söz konusu olabilir.
Haberlerde bir yetkili "Kredi kartı ve taksit imkânı..." ile kurumuna kurban bağışı talep etmesi çıkar ve menfaate dini değerlerin nasıl kullandığına bir delildir.
İçki satışı yapılan marketlere kurban siparişi vermek ise; eti pahalıya alma, ibadetten mahrum olma ve belki de günaha girme ihtimali yüksek olan akla ziyan bir davranıştır.
Bazı kurum, kuruluş, işletmeler de bankalara para yatırma ve vekâlet verme yolu ile kurban bağışı talep etmektedir.
Bu tür kuruluşların devletten yetki almaları, devletin kurumu olmaları, dini bir hizmet yapmalarının önemi yoktur.
İbadetin kabulü devletin iznine veya yetkisine bağlı olmayıp Allahın rızasına uygunluğudur.
Bana sorarsanız bu tür yerlere Kurban bağışlayacağınıza kurbanı kesmeyin derim.
İbni Mes’ûd radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem;
"faiz alana da verene de lânet etti." [1]
Allah adına, Peygamber sünnetine ve ibadet amacıyla yapılan bir işi Allah ve Resulü ile savaş olan faiz işleyen bir kürüm ve kuruluşu aracı yapmak. "Bu ne perhiz ve bu ne biçim lahana turşusu." misali gibidir.
Din; Allah tarafından indirilmiş, helal ve harami belli edilmiş, tam ve noksansızdır.
Ekleme veya çıkarma kimsenin haddi ve de hakkı olamadığı gibi yapanlar ise Allah ve resulüne asi olan cehennem ehlinden başkası değildir.
Kurban ibadetini icra ederken; Faiz, içki ve dolandırma ihtimali olan yerlerden uzak durmalı ibadetimize içki satışı ve bankaları aracı yapan yerlerden uzak durmalıyız.
Devam edecek.
Selam ve dua ile…
1-Müslim, Müsâkât 105-106; Tirmizî, Büyû’ 2. Ayrıca bk. Buhârî, Büyû’ 24, 25, 113; Ebû Dâvûd, Büyû’ 4; İbni Mâce, Ticârât 58)