?>

Kürtçe ikinci resmi dil olsun!

Faysal Yaman

2 yıl önce

Kürtlerin hakkını savunduğunu düşünenler için ne güzel bir slogan...
Son zamanlarda bu söylem çokça kullanılmaya ve savunulmaya başlandı. Oysa bu söylem sadece içi boş bir slogandan ibaret…
Kürt milletinin haklarını bu içi boş sloganın arkasına sığınılarak savunmak tabi ki mümkün değil.
Asıl haklar;Peygamber Efendimizin belirttiği  “Kardeşlik ilkesinde” saklı…
İnsanlar hangi ırktan ve hangi dilden olurlarsa olsunlar kardeş olmayı bilmedikçe sorunlardan kurtulamazlar.
Kardeşlik ilkesi” “Bir tarağın dişleri” gibi tüm haklarda eşit olmayı gerektiriyor.
Peygamberimizin ilkesi açık “Müslümanlar bir tarağın dişleri gibi eşittirler.
Madem “Eşittirler” Türkün Kürde, Kürdün Araba, Arabın Aceme bir üstünlüğü olmamalı…
“Üstünlük ancak takva ile olmalı.” Bunu söyleyen Alemlerinrabbı Allah Azze ve celle…
O halde “Takva nedir?” Bu sorunun cevabı da Allahın kitabında ve Resulünün sünnetinde açık bir şekilde beyan edilmiştir.
Ama maalesef bu ilke Asrı saadet Döneminden sonra ihlal edilir, önemsenmez olmuştur.
Makam ve menfaat arzusu; birlik yerine bölünmeyi, bölük pörçük olmayı getirmiştir.
Aynı şey ırklar ve diller arasında çok daha ileri seviyededir.
Hakim olan ırk, kardeşçe yaşamak yerine ırklarının üstünlüğünü savunarak diğer ırktan olan kardeşlerini hor ve hakir görmüş onları ezdikçe ezmiştir. 
Kimi zaman Arap ırkçılığı, kimi zaman Acem ırkçılığı kimi zamanda Turan ırkçılığı Müslümanları birbirine düşürmüş, ikilik oluşturmuş, fitne ateşini alevlendirdikçe alevlendirmiştir.
Hal bu iken, insanların en doğal hakları olan dillerini kullanma ve yaşatma hakkı için mücadele etmeleri kaçınılmazdır.
Alemlerin rabbi “Birbirinizle tanışıp kaynaşasınız diye kavimler halinde yarattık.”Derken,dost olmayıeksen almıştır. Ne yazık ki haddi aşan ve tuğyan eden insanlar birçok şeyde olduğu gibi bu yaratılış hikmetini de kötüye kullanarak toplumları düşman hale getirmişlerdir.
Bu kişilerin elinde “Irkçılık yapan bizden değildir.” İlkesi birden bire “ırkımızdan olmayan bizden değildir.” İlkesine dönüşmüştür.
Ülkemizle birlikte birçok ülke de var olan kavganın en büyük sebebi “Milliyetçi akımlar” dır.
Irkçılığın ve milli dayatmaların en çok revaçta olduğu dönem maalesef Cumhuriyet Yönetimi adı altında uygulanan fakat Tek Parti Diktatörlüğünden oluşan devirdir.
Bu devirde nice devşirilmiş yabancı kavim artıkları, dış güçlerin kendilerine verdiği yetki ve  imtiyazlarla olmadıkları ırkın savunuculuğunu yapmış ve kavimler harmanından oluşan ülkemizi birbirine düşman kamplar haline getirmişlerdir.
İsrail’in kurulmasını sağlayan, Siyonizmin savunucusu Yahudi Aksiyoner Emanuel KARASU bunlardan sadece biri ve başını çekenidir.
Milliyetçi akımların verdiği tahrifatlar şimdilerde Kürtler üzerinden sürdürülmektedir. Tarih boyunca bilhassa İngiltere, Amerika ve Fransa tarafından kullanılan Ermeni, Hristiyan halklar yerine şimdilerde Kürt halkı kullanılmaya çalışılmaktadır.
Bu güne kadar hesapların tutmamasının tek nedeni ise Kürt halkının İslami kimliğinde saklıdır. Kürtlerin Müslüman olması, Allaha, Peygambere ve Kurana bağlı olması ve bunun neticesinde “Ümmet bilinci ile MÜSLÜMAN KARDEŞLİĞİNİ” ön planda tutmaları birçok oyunu boşa çıkarmıştır.
Bunun sonucu olarak yarım asırdırKürtler arasındaİslam’dan uzak bir düşünce ve yaşam tarzının yayılması için çalışmışlardır.  Bu yüzdendir ki Kürtlerin İslam’dan uzaklaşan ve İslam’a düşmanlık yapan kısım ve kesimler şartsız bir şekilde desteklenmektedir.
Her şeye rağmen Kürtler arasında amaçlarına ulaşmaları mümkün değildir. Ama milli duyguların her kesim tarafından dirildiği ve geliştiği muhakkaktır. Bunu çözecek tek merci iktidardır.
Bir ırkın ve kavmin diğer kavimler üzerinde oluşturduğu inkar ve baskı politikaları tutmamıştır. Aksine ülkemiz ve milletimiz arasında büyük yaraların açılmasına neden olmuştur.
Bunun tek tedavi yolu Allahazze ve celle’nin bizlere sunduğu “İslam ve Müslüman Kardeşliği” nihakkıyla yaşamaktır.
Bu konu  “Kürtçenin ikinci resmi dil olması”nı savunmakla çözülecek bir mesele değildir.
Tüm halkların sorunu olan kavmi ve ırki meselelerİslam ve Müslüman Kardeşliği”nin hayata geçirilmesi ile çözülür.
Yoksa ne “Kürt, Türk kardeştir.” Ve ne de “Kürtçe ikinci bir resmi dil olsun.” Sloganlarıyla gerçekleşmesi mümkün değildir.
“Kürtçenin ikinci bir resmi dil olması” isteği; aslında üzerinde çalışılmamışsloganikbir taleptir.Hakikatte bu talebin uygulanma alanı da yoktur.
Kürtlerin ve diğer kavimlerinde içinde yer aldığı “Müslüman kardeşliği ” ilkesi daha derin ve detaylı bir şekilde işlenerek daha güzel ve sonuç alıcı uygulamalar ortaya konularak uygulanmalıdır. Vesselem…
YAZARIN DİĞER YAZILARI