Geçen hafta Cuma günü bazı haber sitelerine “Batman’da fuhuş baskını” diye bir haber düştü.
Haberde, “Batman'da fuhuş ve uyuşturucu için kullanıldığı iddia edilen bir binanın camları, taş ve sopalarla kırıldı” deniyordu. Ardından mahalleli imza toplayıp yetkililere seslendi.
İki haberi okuduğumuzda, çok karmaşık duygular içerisine girdik.
Bu millet, fuhuş ve uyuşturucu gibi illetlere asla müsamaha göstermez, gördüğü mekanları anında dağıtırdı.
Bunu bilen kötü niyetli kişilerde, bu işten imtina eder yada çok gizli bir şekilde fiilini işlerdi.
Çok uzun süredir bu tarz bir eylemler görmemiştik.
Asıl soru da burada saklı!
Acaba bu tür çirkinlikler azaldı da mı bu eylemler olmuyor?
Millet bir şekilde bu fiilleri normal mi görmeye başladı?
Yoksa çirkinlerin cesaret aldığı milletinse korktuğu birileri mi vardı?
Birinci soruya cevap verelim. Maalesef bu iğrençliklerde azalma yok, çoğalma var!
İkinci soruya gelince; ahlaki ve kültürel yozlaşma ve dini hassasiyetlerin zayıflamasıyla, maalesef anormallikler normal karşılanmaya başlandı.
Üçüncü soruda ki cesaret ve korkunun kaynağına gelince; bunu bölgede ki güç kaynaklarına sormak lazım.
Bölgede ki en önemli iki güç kaynağı, devlet ve örgüt(tü).
Örgüt, Kadın özgürlüğü, cinsel özgürlük, namus kabustur, din afyondur...
Bu tür yaklaşımlar, maalesef gençleri din, iman, kuran, ahlak ve kültürel yapılarından uzaklaştırdı. İçi boşaltılan gençlik, her yola gelir oldu.
Buna devletin zımni etkisi oldu mu dersiniz?
Belki de sadece zımni değildir.
Devletin içinde ki hainler sır satar, din satar, toprağını satar, silah arkadaşını satar da, karı ve uyuşturucu satmaz mı?
Ben bir şey demiyorum.
Ama devletin içinde ki bu örgütün en güçlü olduğu dönemin, fuhuş ve uyuşturucunun en hızlı yayıldığı dönem olduğunu söyleyebilirim.
Durum oldukça tutarlı aslında!
Bu milleti, illete bulaştırmak için içini boşaltmak, içini boşaltmak içinde bu tarz fiillerle buluşturmak gerekir.
Bu tarz fiillerin içe sirayet edebilmesi içinde, dinin zayıflaması, eğitimin seyrekleşmesi, düşüncenin sığlaşması, ahlak, namus, kültür ve edebiyatın yok sayılması gerekir.
Yaptılar mı yaptılar.
İçerde ki ve dışarıda ki örgüt el ele verip çok güzel(!) yaptılar!
Çıplaklıkta, namussuzlukta, kötü alışkanlıklarda, inançsızlıkta...
Normal olanda buydu!
Çünkü her iki örgüt, aynı yerden emir alıyor ve emir aldıkları yer, bu devletin altına dinamit koymak için çalışıyordu. Dinamiti koymak içinde adam harcamak istemiyordu bu karanlık güçler. İnsanlarımızı kirletip, hainleştirip, o dinamiti onların eli ile yerleştiriyordu.
Anayasanın ilgili maddesi “Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.(anayasa madde 58)” diyordu. Ama sanki bu madde askıya alınmıştı.
Çok şükür her iki örgütte zayıfladı. Devlet asli görevini yapmaya başladı. 30-40 yıllık operasyonun sonuçlarını kısa sürede bertaraf etmek çok zor.
Çok çalışmak lazım.
***
Bu fuhuş baskınını iyi okumak lazım.
Devletin yasası, kolluğu, ve sorumluluğu dururken, niye vatandaş sokağa çıkmak zorunda kalıyor?
Bunu iyi irdelemek gerekir.
Gözaltına alınanlar niye hemen serbest kalıyor?
Baskın yapılan kumar ve fuhuş evleri hemen sonraki gün niye faaliyete tekrar başlıyor?
Uyuşturucu niye bu kadar açıktan ve pervasızca satılabiliyor?
Hırsızlık niye bu kadar yaygın ve hırsızlar niye bu kadar rahat?
Bunların tümünün irdelenmesi ve çözüm önerileri getirilmesi gerekir.
Sebepleri okuyamazsak, çözümü asla bulamayız.
Devletin bugünkü çabası iyi ama yetersiz.
Sadece baskınlarla, takiplerle veya göz altılarla bu iş çözülmez.
Bu işin derinliğine inip, hukuki, dini, ahlaki, sosyolojik ve siyasi ayaklarını oturttuktan sonra, polisiye tedbirler sonuç verir.