Esasında kötü sonla biter bütün masallar.
Kırmızı başlıklı kız, kurdun oyununa gelir ve yem olur ufak ufak.
Prens, üvey annesi tarafından zulme uğrayan külkedisine giydiremez hiçbir zaman o kundurayı.
Pinokyo aslında yaşadıklarından ve nasihatlerden hiçbir zaman ders çıkarmaz ve burnu uzamaya devam eder sonsuza dek.
Köylü, yalancı çobanın oyunlarını fark etmez ve her seferinde yine kanar.
Rapunzel, saçlarını uzatmıştı ya kuleden sevgilisine, o da koca bir yalan. Yok, öyle kuleden aşağı kadar sarkan saç falan.
Uyuyan güzel, asla ama asla uyanmayacak o derin uykudan.
Zehirli elmayı yedikten sonra ölür pamuk prenses, ne yedi cüceler ne de prens yetişemez kurtarmaya...
Adı üstünde masaldı hepsi.
Usta bir senarist tarafından yazılmış uydurma senaryolardı sadece.
Bizi uyutmak için ilmek ilmek döşenmiş bir kurguydu da diyebilirsiniz.
Güzel de oyaladı hani...
Mışıl mışıl uykuya daldırdılar günlerce hatta yıllarca.
Ellerindeki zeytin dalı ile hipnoz ettiler.
“Mutluluk kapıda”
“Barış, imkânsız bir şey değil, aslında çok yakın” dediler.
Koca ama çirkin mi çirkin bu yalanla aldattılar hepimizi.
Ve sonra...
Uykumuzun en tatlı yerinde, rüyalar âlemindeyken şiddetli bir bombayla sarstılar.
Bir kâbusa uyandırdılar.
Bütün sokaklar kaos, bütün sokaklar yangın yeri...
Dumanlar yükseliyor evlerden... Üzerinde kestane pişirilen sobaların dumanı değil bunlar, yanan ocakların dumanları.
Kokular sarmış her tarafı. Ölen çocukların öldürülen oyunlarının kokusu bunlar...
Her taraftan cenazeler... Kimisi PKK’li, kimisi polis, birçoğu asker, ne fark eder?
Bazısı kardeş, bazısı komşu; hepsi birbirine düşman...
Bütün acılar birbirinin aynısı, kimisinin adı Dağlıca, kimisinin Cizre...
Ne yazık ki masalların kötü kalpli kahramanları, yazgımıza hâkim oldular.
Ve ondandır ki kırmızı başlıklı kızı yiyen kurt kazandı.
Külkedisi’nin kötü kalpli üvey annesi amacına erdi; prens, külkedisine hiç ama hiç kavuşamadı.
Zehirli elmayla pamuk prensesi zehirleyen cadı galip geldi. Yedi cüceler ve prens, hayatları boyunca mutsuz ve yalnız kaldı.
Demem o ki mutlu sona inandığımız güzel insanlar, uyanın artık, masal bitti…