Kudüs’ün ABD tarafından İsrail’in başkenti ilan edilmesi Müslümanlar için yeni bir viraja girildiğini göstermiştir.
Müslümanlar bu viraja girerken savrulmamaya ve kontrolü sağlamaya dikkat etmeliler. Özellikle İslami hassasiyeti olanlar geniş perspektifle bakmalılar.
“Ve topluca Allah’ın ipine yapışın, ayrılmayın; Allah’ın size olan ni'metini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman idiniz, (Allah) kalplerinizi uzlaştırdı.
O'nun ni'metiyle kardeşler haline geldiniz. Siz ateşten bir çukurun kenarında bulunuyordunuz, (Allah) sizi ondan kurtardı. Allah size ayetlerini böyle açıklıyor ki, yola gelesiniz.” (Âli İmran–103)
Müslümanların kurtuluşu topluca Allah’ın ipine yapışıp birbirlerinden ayrılmamalarına bağlıdır. Bu bir bakıma mecburi istikametir.
Maalesef Kudüs işgal altında olduğu kadar Mekke ve Medine’de işgal altındadır. Her ne kadar Suudi Arabistan halkı Müslüman olsa da yönetim Müslümanlar yanında değil Siyonistlerin yanında yer almaktadır.
Suudi yönetiminin; “Trump’tan memnunuz ve İsrail ile bağlarımızı kuvvetlendirmeye ve ilişki kurmaya hazırız” demeçlerini okuyunca bunların Müslümanlara fayda vermeyeceklerini aksine zarar vermeye çalışacaklarını görüyoruz.
O halde sırtını Müslümanlara dönen işbirlikçi yönetimlerden fayda ummak abesle iştigal olacaktır.
Yapılacak şey Müslümanların yanında yer alabilecek olanlar ile istikamet çizmektir.
Dünya üzerinde bu anlamda Müslümanların eziyet ve baskı altında olması seslerini çıkaramamalarına ve sonuç alamamalarına neden olmaktadır.
Sistematik olarak yeryüzünün her tarafında işgale ve baskıya uğrayan Müslümanların bu konuda birliğe ihtiyacı vardır.
Bu birliği sağlayacak ve lider olabilecek Türkiye ve İran’ın ciddi ve somut anlamda işbirliği yapmaları gerekir.
İran mezhepçi yayılmayı bir tarafa bırakmalı üst çatı olan İslam için enerjisini harcamaya çalışmalıdır.
Bu amaçla Türkiye ile beraber İslami sorunların çözümü konusunda adım atmalıdır.
Maalesef İslami İşbirliği Teşkilatı Müslümanların sorunlarını çözme konusunda yetersizdir. Zaten ısmarlama bir şekilde çözüm olması da mümkün değildir.
ABD ve İsrail Türkiye ve İran’a diş bilemiş durumdadır.
ABD ve İsrail önünde en büyük engel Türkiye ve İran olduğu için bu iki ülkeyi bölmeyi programlarına almışlardır.
Netice itibariyle Türkiye ve İran mecburi istikamet bir olmalıdırlar.