Bir Pazar sabahı çalan kapınızda 13 yaşında bir çocuğu elinde makbuz başında takke ile mırıldanarak bir şeyler söylemeye çalışırken bulursanız ne düşünürsünüz.
Alışılagelen formuyla önce dilenci sanır yardım dilendiğini düşünürsünüz. Ve kimileriniz bu halden canı sıkılıp ne dediğini bile anlamaya çalışmadan kapıyı o çocuğun yüzüne kapatırsınız.
Yok ama dilenci değil ise bu çocuk, ya size başka bir şeyler anlatmaya çalışıyorsa sabrınız ve merakınızla ne kadar anlamaya çalışırsanız artık.
Ben de gülümseyerek efendim dedim.
13 yaşında o çocuğun ilk cümlesi “Medreseye yardım” idi efendim dedi tekrar.
“Medreseye yardım topluyorum” dedi elinde bir küçük el çantası, çantanın fermuarını açmaya çalıştı. Hangi medrese dedim. “Baykan” dedi. Baykan? “Baykan’da Hicret Camisi için yardım topluyoruz” dedi.
Kimileriniz belki de gülümsemiş 13 yaşında bir çocuğun böylesi hayırlı bir iş için çabalamasını takdir etmiş ve guru duymuşsunuzdur. Adını soramadım çocuğun, utansın çekinsin istemedim belki.
Ama eğer bir medrese çocukların başına giydirdiği takke ellerine tutuşturduğu el çantalarıyla kapı kapı yardım dilenmeye çıkarıyorsa, bırakın o medreseye yardım etmeyi mümkün olsa o medresenin kapatılması için elimden geleni yaparım.
O medreseyi yönetenler o çocukları bu hale sokup kapı kapı dolaştırırken o çocukları neye alıştırdığını o çocuklara neyi öğrettiğini düşünecek kadar akla, zekâya, vicdana, bilgiye, erdeme ve ahlaka sahip değilse o medresede kime neyi öğretecek?
Öğrenciyken bir yandan harçlığımı çıkarmak diğer yandan bir şeyler öğrenmek maksadıyla çalıştığım aktif pazarlama işi geldi aklıma.
Elimizdeki ürünü vatandaşa nasıl satacağımız konusunda yeterli bilgi ve donanım sahibi kılındıktan sonra akşam insanların aileleriyle evde olduklarını öngördüğümüz saatlerde, bindiğimiz minibüsle gelir düzeyinin iyi olduğunu düşündüğümüz bir mahalleye gider uygun bir yere park eder ve ikili gruplar halinde ev ev dolaşır ürünümüzü satmaya çalışırdık.
Düşünüyorum da benzer bir çalışmamı yürütülüyor medreseye yardım toplama konusunda. Siirt’in Baykan ilçesinde medresenin 10–13 yaş aralığındaki çocuklarını bir minibüsle Batman’ın kalburüstü mahallesi sayılan Gültepe’ye getireceksin. Her birinin küçücük eline tutuşturup el çantalarını kapı kapı dolaştırıp yardım toplatacaksın.
Ne için olduğu önemli mi? Hangi kutsal amaç o çocukları dilenci çetesi gibi kapı kapı dolaştırmayı haklı çıkarır.
Hangi ibadet bu işin sorumlularını bu günahtan aklar?
Hadi diyelim o çocuklara neyi öğrettiğiniz, psikolojilerini nasıl etkilediğinize kafanız basmadı, o çocukların güvenlikleriyle ilgili de mi kaygılanmıyorsunuz?
Diyanet, yereldeki temsilcisi müftü bey veya diğer yetkililer bu işin böyle yapılmaması gerektiğini, bir hayır işlemeye çalışırken bin şerre yol açabileceklerini hiç mi söylemiyor bu insanlara.
Müftülük ne için olursa olsun birilerinin, çocukları dilenci gibi dolaştırmasına neden izin veriyor?
Eskiden yaşını başını almış ki genellikle emekli olmuş hayatta kendine meşgale arayıp ömrünün son demlerinde Allah için çabalayıp hayır işlemeye çalışan dedelerimizin babalarımızın eliyle yapılırdı bu işler, onlar da kimden nasıl ne kadar yardım toplayacaklarını bilir ona göre usulünce yaparlardı bu işi.
Oysa şimdi kapısına gelen dilenciden öğrendiği hal ve tavırla medreseye camiye yardım toplayan çocuklarımız var.
Dilenciliği medrese hocalarımızın eliyle öğrettiğimiz çocuklarımız var. Ve tüm bunların sonucunu o çocukların psikolojisinde açacağı yaraları düşünmeyen düşünemeyen müftülerimiz var. Ne diyelim, hayırlısı olsun…