“Filistin sorunu; Filistinlilerin sorunu” değildir. Filistin sorunu tüm insanlığın sorunudur …
Hiçbir zaman zulüm, bu kadar aleni ve aşikar yapılmamıştır. Anlaşılan korku büyüktür. Yapılan hesapta çok büyüktür.
Bu şartlar altında İlahi mucizenin gerçekleşmesi hariç; Filistinlilerin kendilerini koruyup kollamaları mümkün değildir. Bu güçlerle mücadele etmeleri de mümkün değildir. Kutlu direnişleri kendilerini feda etmekten ibarettir.
Evet, onlar için Şehadet en büyük arzudur. Belki de kendilerine yapılan zulme karşılık bir kurtuluştur. Ancak bu yapılanlarla insanlık, adalet, hak, hukuk yok olmaktadır.
“Filistin davası” yalnız Filistin halkının davası değildir. Hakikatında bu dava Filistinlilerin davası da değildir. Dava aslında “Kudüs Davasıdır” ve hakikatında İslam Ümmetinin asli davasıdır. “Müslümanım” diyen herkes bu davadan sorumludur.
Çünkü Kudüs ve Mescidi Aksa, Kabe ve Mescidi Haram beldesi gibi Allah tarafından “Haram Belde” olarak ilan edilmiş ve ölüm ile zulüm yasaklanarak mübarek kılınmış, kutsanmıştır. Mescidi Aksa Tevhid dininin ikinci kıblesi, Müslümanların ise ilk kıblesidir. Mescidi Aksa ve Kudüs, dört kitap ve de dört ilahi din için de kutsaldır.
Hal bu iken Kudüs ve Filistin topraklarının korunması sadece Filistin halkının omuzuna yüklenemez. Müslümanlar bu kutsal beldeyi zulümden ve şirkten arındırmak zorundadır. Yalnız Müslümanlar değil, Ehli Kitap olan Hristiyan, Yahudi ve hak ehli olan herkesin Siyonist İsrail’e karşı mücadele ederek bu haram beldeyi güvenli hale getirmesi gerekir.
Sadece ehli iman değil, hak, hukuk ve adalet davası güden her insanın Mübarek Kudüs ve Mescidi Aksa’yı kan dökücü, Siyonist zalimlerinden kurtarmak için mücadele vermelidir. Çünkü Kudüs Siyonistlerin elinde oldukça dünya huzur bulmayacaktır.
Kudüs davası aynı zamanda Emperyalizme karşı mücadele eden her Solcu ve Sosyalistinde davasıdır. Çünkü kapitalist dünyanın lideri Amerika ve Emperyalist sömürgeci devletler, Siyonist İsrail devletinin hamisi ve koruyucularıdır. Çünkü Emperyalizmin Ortadoğu da ki kolu Siyonist İsrail’dir.
Ortadoğu’yu karıştıran ve birbirine düşürerek düşman güçler haline getiren açgözlü Amerikan emperyalizmidir. Bu nedenle halkların kardeşliğini savunan her bir ferdin Kudüs Davasının yanında yer alması gerekir. Aksi taktirde değil halkların kardeşliğini elde etmeleri, Amerika’ya asker olmanın ötesinde hiçbir hak elde etmeleri mümkün olmayacaktır.
Netice itibarıyla hakikatinde Kudüs Davası olan ve Filistin halkı ile özdeşleşen Mübarek toprakların İsrail işgalinden kurtulması için “insanım” diyen tüm güçlerin elbirliği ile Mübarek Kudüs topraklarını Siyonist İsrail’in zulmünden kurtarmalıdır.
Bunun için sadece kınama da bulunmak veya gösteriler düzenlemek bir noktaya kadardır. Tecrübe ile sabittir ki bu zulmün durması için yeterli değildir.
Bu nedenle daha etkili girişimlerde bulunulmalıdır. İsrail ve Amerika’yı etkileyici faaliyetler gerçekleştirilmelidir. Ve yapılacak girişimler tüm özgürlük taraftarlarınca desteklenmelidir.
Milyonlarla gerçekleştirilen gösteriler eğer caydırıcı bir mahiyet göstermezse Amerika ve İsrail için hiçbir anlam ifade etmeyecek ve bildiklerini okumaya devam edeceklerdir.
Her ülke İsrail ve Amerika varlığına karşı sivil ve yasal olarak onları tedirgin edici faaliyetler gerçekleştirmelidir.
Ortadoğu da bulunan Amerika ve İsrail varlığı ile uzantıları yasal zeminde güç birliği ile tesirsiz kılınmalıdır. Devletlerin yapması gerekenleri gerekirse halklar elbirliği ile gerçekleştirmelidirler.
Evet, İsrail Amerika ve Avrupa Devletleri ellerinde bulunan güç ve imkanlarla İsrail’in dediği gibi belki “Gazze'de Hamas kalmayacak kadar katliamlar gerçekleştirebilir ama şu kesin ve net olarak bilinmelidir ki;