19 Haziran Kongresinde mahkeme kararıyla yaşananlar, Genel Merkezin negatif tutumu ve kongreyi yasal bulmaması, ister istemez köşe yazarlarına ve medyaya zengin bir malzeme konusu yaptı.
Peki, bu olayların ve gelişmelerin perde arkasında neler olup bitiyor?
Hafızalarımızı bir tazeleyip gelişmeleri analiz edersek…
Sayın Bahçeli 7 Haziran Genel Seçimlerinden hemen sonra akıl tutulması yaşadı.
Yapmış olduğu yanlış politikalar halka halka bir kolye oluşturdu.
Şimdilerde istenmeyerek de olsa o kolye onun boynunda. Asılı olarak duruyor. Biz bunun adına Günah Kolyesi diyelim.
Meral Akşener olayı, başlı başına bir kaç makale konusu halini aldı.
Ülkücü taban grogi hale geldi. Kime inanıp kime inanmayacağı konusunda sosyal psikolojileri bozuldu.
Seçim meydanlarında hoplayıp zıplayan gür bir sesle 17 – 25 Aralığı dilinden düşürmeyen sık sık seçim meydanlarında hesap soracağını beyan eden Sayın Genel Başkan Bahçeli, söylemleri ve vermiş olduğu vaatlerinin tam tersini yapıp her eyleminde ve davranışlarında AKP’nin yanında yer almakla MHP’nin kurmaylarını bile karşısına almış oldu.
Hatırlarsanız Sayın Bahçeli, hayal bahçesinde benzetmeleriyle yine köşe yazmıştım.
Arkasından 1 Kasım Genel Seçimlerinde uğramış olduğu oy kaybı ve milletvekili sayısı sosyal psikolojisi bozulmuş olan MHP tabanını küskünlerin saflarına katmasında katalizör rol almasına neden oldu.
O aşamada onurlu davranış istifa etmek olurdu Bay Bahçeli onu da yapmadı.
Yani istifa etmedi AKP’ye gizli aşikar fark etmez, anlayan anladı yardım etmeye, kollama koruma destek olmaya devam etti ve bu günlerin temelini atmış oldu.
Bu gelişmeler ve gelinen nokta AKP’ye vitamin oldu.
Meşhur başdanışmanlar MHP bölünürse yani barajı geçemediğini varsayarak oyların tümü AKP’ye geçmiş olur projesinin mühendisliğine soyundular.
Bu arada CHP kekliği de adam akıllı avlayarak dokunulmazlıklara şöyle bir dokunuverdiler.
Sayın Kemal Kılıçsız dar kafalı oğlu dersem fazla ileri gitmiş olur muyum?
Onu da köprü yahut merdiven olarak kullanıp HDP’yi de meclis dışında tutarak ya da çeşitli oyunlarla saf dışı bırakmayı amaçlıyorlar.
Böylece Doğu ve Güneydoğu’dan yüklü bir oy oranı ile en az dört yüz ve üstü bir sayı ile vekil çıkarıp hem istedikleri anayasayı (adeta kişiye özel anayasa çıkarmayı) hem de Başkanlık Sistemini öteden beri hedefleyen AKP, böylece amacına ulaşmış olacak.
Şimdi pusuda, elmanın olgunlaşmasını bekliyor durumda.
Bu düşüncelerimi ve yazdıklarımı olası baskın bir erken seçimle elde edeceğini zan eden AKP bu ince hesaplar peşinde.
Şimdiye kadar gelinen nokta adım, adım istekleri ve ince hesapları doğrultusunda olmanın peşinde her şey istedikleri gibi şimdilik gelişiyor.
Gelişmeler zamanla eksen değiştirir mi? Zaman birçok olgu ve algıya gebe.
Ancak AKP’nin hiç beklemediği ve ummadığı en önemli durum şu ki; Bir de Yüce Allah’ın hesapları var.
Daima Allah’ın ol dediği ve isteği emirleri doğrultusunda gelişir her şey ama her şey. Bekleyip göreceğiz, birlikte şahit olacağız yakın gelecekte olacak olanlara, gelişmelere.
Bana göre hem kaypak hem de suçlu olan ünlü yazar Fehmi Koru’nun basına verdiği demeçler her yönüyle manidar olup günümüz Türkiye’sinin ve yönetim şeklinin özeti yahut epikrizini oluşturmuyor mu?
Saddam’ın, Kaddafi’nin, Hüsnü Mübareğin, Çavuşeskö’nün, Adolph Hitler’in, Pinoşe’nin politikaları ve hazin sonlarından halen ders almayan siyasiler ne zaman, nasıl ve kimlerden ders almaları gerektiği konusunda inanın sözün bittiği yer ve noktadayız diyorum.
İster beyaz ister gri ister siyah her renk ve etkileri sebep - sonuç ilişkileriyle tarihe not düşürecektir diye düşünüyorum.