An itibariyle içinde bulunduğumuz bu zor günlerde iç ve dış mihrakların tahriklerine kapılmamalıyız. Önceliğimiz güzel ülkemiz olmalı. Birliğimizi dirliğimizi korumalıyız. Belki de en çok ihtiyaç duyduğumuz kardeşlik kavramına en çok ihtiyaç duyduğumuz günler bence bu günlerdir. Yaralı bir güvercin olmamalıyız olursak şahinlere, atmacalara, doğanlara ve kartallara yem oluruz. Tarihimiz de bundan çok daha zorlukları kanımızla canımızla bedel ödediğimizi ama eninde sonunda da bağımsızlığımızı vermişiz bunu unutmamalıyız. Ancak birlikle dirlikle vatanımızı ve birbirimizi sevmekle bu idealimizi gerçekleştirebiliriz. Siyasileri ve siyasi partileri sever sevmezsiniz. Yargılayıp eleştirebilirsiniz. Bunlar bizim iç işlerimiz. Biliyorsunuz ki siyasiler ve siyasi partiler uzaydan işgalci olarak gelmiyorlar. Yasal yollarla önümüze gelen seçim sandığından ellerimizle oylarımızla onları bizler parlamentoya taşıyoruz. Mili iradenin seçimi sonunda ortaya çıkıyorlar. Her an yine önümüze gelebilecek genel ve yerel seçimlerle bizler beğenmediğimiz o siyasi partileri ve siyasileri değiştirme fırsatına sahibiz. Bu konuyu es geçiyorum dedim ya bu bizim iç meselemiz. Asıl mesele şu an içinde bulunduğumuz konu. Var olma ve bekamızı sürdürme meselemize dönmeliyiz. Yapacağımız her kavga her tür ayrılık kimlere yarıyor biliyor musunuz? Emperyalist ve işgalci güçlere yarıyor. Artık bir köy konumunda olan bu gezegenimiz de herkes her şeyi görüyor ve gelişen olayların ne olup bittiğinin farkındadırlar, zaaf göstermemeliyiz. Eğitimimizle sanayimizle kalkınma hamlelerimizle ve uygulamak zorunda kaldığımız dev projelerimizle güçlü olduğumuzu hiç kimselere yem olan bir ülke ve bir millet olmadığımızı ispat etmeliyiz. Biz asil güçlü ve bağımsızlığımıza fazlasıyla düşkün bir milletiz. Dedim ya milletçe ne yapmalıyız diye tek cümleyle yapılması gerekenleri fedakârlıklarla azimle ve güçlü olarak yapmalıyız. Yapabilecek güç ve kabiliyetteyiz. İstiklal savaşı vermiş ve eninde sonunda istiklalini istikbalini elde etmiş bir millet olarak bir Devlet olarak nasıl başardıysak ve ayakta kalıp bu günlere gelebildiysek tekrar o gücümüzü enerjimizi aklıselimimizi devreye koyup onurlu dik ve güçlü profilimizi her kese ispat etme günü bu gündür. Bizleri güzel yarınlara taşıyacak ve neslimize şaheser bir ülkeyi bir geleceği miras olarak bırakabilmemiz için her zamandan daha çok birlik içinde olmalıyız. Millet olarak bizler buna mecburuz. Küçük insanlar minik olaylara takılır kalırlar takıntı hale getirirler. Oysa büyük insanlar büyük davalara emellere ve fikirlere kendilerini adarlar. Eninde sonunda da kazanırlar. Geçmişte kazandığımız gibi. O ne demiş, bu ne demişlerle kaybedecek zamanımız yok. Değişen ve gelişmemekte olan hain plan ve sinsi projelerin dans ettiği orta doğuda bizler önemli bir coğrafyadayız. Ülkemizi ve milletimizi korumanın güzel yarınlara taşımanın yegâne yolu metodu yöntemi mutlak birlikselliğimizden geçer. Ben böyle inanıyor böyle düşünüyor ve bunun en doğru olduğuna inanıyorum. Mısır’daki kanlı eylemin Müslümanlara mal edilmek istendiğini gördünüz. Bununla yola çıkarsak kimlerin kim oldukları ve ne yapmak istedikleri çok açık olarak orta da değil mi? İslam ile terörü bir araya getirmenin ve beyinsiz beyinlere adeta montaj etmek isteyen bu emperyalist güçlerin ne de çok kan seven ve kan’dan beslenen kansız oldukları apaçık ortadayken onların oyunlarına gelmek ucuz bir davranış olmaz mı? Diye düşünüyorum. Bitirirken cuma namazlarını eda ederken katliama uğrayan Mısırlı Müslüman kardeşlerimizin cennet mekân olmalarını yüce Allahtan diler ve tüm mısır halkına baş sağlığı, yatralılara da acil şifalar diliyorum. Yaptıkları ve planladıkları eylemlerle bu emperyalist işgalci güçler kendilerini deşifre edip yeterince açıklamış oluyorlar zaten yeter ki biz görelim ve her tür tedbirlerimizi alalım almasını bilelim.