Başında ‘milli’ kelimesi olan çok az değerler var.
Bunun anlamı ‘milli’ kelimesinin çok değerli olmasıdır.
‘Milli’ dedin mi Türkiye Cumhuriyetini temsil ediyor.
Milli değerlerimizin başında spor takımlarımız ve sporcularımız geliyor.
Örneğin daha dün Türk milli takımımızı Hollanda karşısında izledik ve milli birlik ve beraberlik duygularımız zirve yaptı.
Maç sonrası ağlayanlar dahi oldu.
Milli şuur geliştikçe ülke bütünlüğü daha çok pekişir ve insanlar yekvücut olurlar.
Bu kavram halkların birlikteliğini sağlamaya da yarar.
Tüm bu güzellikler varken memleketimizde üzücü haberleri de okumuyoruz değil; “Milli sporcumuz 6 aydır Petrolspor kulübünden maaş alamıyor. Dünya şampiyonu olmuş ‘milli’ ünvanı almış bir gencimize devlet olarak veya TPAO olarak sahip çıkamıyorsak tek kelime ile yazıklar olsun! Gerçekten çok acınacak bir durum ve bence bunun adı; ‘milli rezalet…!’
Arkadaşlar eğri oturup doğru konuşalım.
Birilerini rahatsız etmedikçe sanırım bu mesele çözülmeyecek.
Ağır kelimeler de kullanmak istemiyorum, terbiyem buna müsaade etmiyor ama gel de bu acı tabloyu gör ve içerlenme;
-“Mazlum Demir; 10 yaşından itibaren Petrolspor’da sportif yürüyüş branşında eğitim görmeye başladı. 13 yaşından sonra kendinden büyükler ile yarışan Demir, 16 yaş altı kategorisinde şampiyonluklar yaşadı.18 yaşından önce milli takıma seçilen ve Balkan Şampiyonlukları elde eden Demir, 2022 yılında Kolombiya’nın Cali Şehrinde yapıla Dünya Gençler Şampiyonasında 10 km sportif yürüyüş branşında Dünya Şampiyonu oldu. Aynı yıl İtalya’da yapılan U–23 Akdeniz Oyunları Şampiyonasında 20 km sportif yürüyüş branşında Akdeniz Oyunlarında 3. olan başarılı sporcu, defalarca milli formayı giydi ve 100’ü aşkın Türkiye Şampiyonluğu elde etti.”
***
Bu gencimiz şimdilerde hocası ile birlikte Rusya’da olimpiyatlara hazırlanıyor masraflı olan bu spor için gerekli para desteği verilmiyor.
Milyarlarca Dolar ülke bütçesinden israf edilirken, milli sporcumuzun 6 aylık maaşı verilmiyor!
Gel de isyan etme gel de söylenme.
İşin ilginç tarafı derdimizi anlatacak kimseyi bulamıyoruz.
Milletvekili dersen Saray’ı adres gösteriyor, Maliye Bakanı dersen zaten o ayrı bir dert.
Tüm mesele ona kilitleniyor.
Vali dersen köylere gitmekten şehre gelmeye zaman bulamıyor.
Belediye desen çemmuçem gitmiş!
Ne yapalım binden fazla Batmanlı genci sokağamı atalım?
Bunu mu istiyorlar?
Gerçekten çok ayıp, geleceğimizin teminatı olan ve TPAO bünyesinde yer alan tüm gençlerimiz tasarruf tedbirleri adı altında yasa dışı örgütlerin, çetelerin tuzağına itiliyorlar ve bunu göz göre göre yapıyorlar!
Gençliği ilgisizleştirerek, toplumu daha çok fakirleştirerek ülkeyi kalkındırmayı düşünen beyinler maalesef hastalıklı beyinlerdir, bunlardan kurtulmadıkça toplum daha çok çürüyecek ve ülkemizin beka sorunu işte o zaman başlayacaktır.
Milli kaynakları ve gelirleri hoyratça harca, iş gençlere gelince maaş verme kapının önüne koy! Heyhat…
Gel de üzülme gel de ağlama ve gel de kahrolma…
Cahit Sıtkı Tarancı “Memleket İsterim” şiirinde; “Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun. Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.” Derken boşuna dememişti, biz de buradan üstad Tarancı gibi belki birileri sesimizi duyar diye haykırıyoruz;