İsra lügatte, gece yürüyüşü demektir. Miraç ise lügatte, yükseğe çıkmak ve merdiven manalarına gelir. Miraç olayı, Peygamber Efendimizin (s.a.v) Mescid-i Harâm’dan Mescid-i Aksâ’ya oradan da Allah’ın huzuruna yükseldiği hadiseye denir. Değişik rivayetler olsa da en meşhur ve kabul gören rivayette Hicretten bir buçuk sene evvel Recep Ayının 27'nci gecesi olduğu ve bu sene 13 Nisan 2018 gecesine denk geldiğidir. Kısaca; Gece yolculuğu anlamına gelen İsra, Ka'be-i Muazzmanın Hatim kısmında ( Bazı rivayetlerde Ebu Talib’in kızı Ümmü Hani Fahita hatun evinde) yatarken Hz. Cabrail (as) refakatında binti (Burak) binip Beytü'l-Makdise İsra ( gece yolculuğu ), oradan da sıdretü'l-Münteha'ya kadar olan yükselişe de Mirac denilir. Birinci merhalesi, Kur'an da İsra suresi 1. Ayet; "Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed'i) bir gece Mescid-i Haram'dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya götüren Allah'ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir." İkinci merhalesi ise Necm suresi 7-18. ayetlerinde anlatılmaktadır. Yani kısaca İsra ve Mirac Kur'an ve hadisle sabittir. Ustad bedi-ü zaman isra ve miracın "İmani" bir mesele olduğunu ve "Bir sultanın iki çeşit mükalemesi, sohbeti, görüşmesi vardır; iki tarzda hitabı, iltifat vardır: Birisi, ami bir raiyetiyle, hususi bir hacete dair, has bir telefonla sohbet etmektir. Diğeri, saltanat-ı uzma unvanıyla ve hilafet-i Kübra namıyla ve hakimiyet-i amme haysiyeti ve evamirini etrafa neşir ve teşhir maksadıyla, o işlere alakadar bir elçiyle veya o evamirle münasebettar büyük bir memuruyla konuşmaktır, sohbet etmektir ve haşmetini izhar eden ulvi bir fermanla bir mukalemedir....(devamı 30 söz) Hem Mi'racın sırr-ı lüzumunu, yani tâ Semavata, tâ Sidretü'l-Münteha'ya, tâ Kab-ı Kavseyn'e gidip, ﺍَﻗْﺮَﺏُ ﺍِﻟَﻴْﻪِ ﻣِﻦْ ﺣَﺒْﻞِ ﺍﻟْﻮَﺭِﻳﺪِ olan Zât-ı Zülcelal ile münacat edip, tarfetü'l-ayn'da yerine gelmek sırrını anlarsın. Evet şakk-ı kamer, nasıl ki bir mu'cize-i risaletidir; nübüvvetini cin ve inse gösterdi. Öyle de: Mi'rac dahi, bir mu'cize-i ubudiyetidir; habibiyetini, ervah ve melaikeye gösterdi... Sözler - 136 Mekke ve Kuddus arasındaki mesafe en kestirmeden dahi 1235 km'dir. Bu günün ulaştığı teknolojik gelişmelerle mümkün olabileceğini gösterse de o günkü şartlar da mümkün olmayacağı gibi böyle bir olayın düşünülmesi dahi mümkün değildir. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem, gecenin bir vaktinde yapılan bu yolculuğu ve gördüklerini, halasi Ümmü Hani Fahita hatun'a anlatır. Ebu Talib’in kızı Ümmü Hani Fahita hatun "Sakın kimseye anlatma" demesine rağmen, peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Miraç olayını Kureyş'e anlatır. Düşmanlarının boş durmayacağı, olayı istismar edeceği belkide davasının inandırıcılığını tehlikeyi girebileceği gerçeği olduğu halde bir peygamber dışında kim göze alabilir? Olayı duyan Ebu Cehil hiç fırsat kaçırmadan "bana anlatıklarını Kureyşe'de anlatabilir misin?" Deyince "evet" cevabı ile, firsat bu fiyat deyip Mekke müşriklerine toplar. Ebu Cehil, O Sallallahu aleyhi ve sellemin Kudsa gitmediği oraları bilmediğine vakıf olduğundan son darbeyi vurma hevesi ile " bize Kudsu tarif et" diye soruyor sorarlar. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem: "Onların yalanlamalarından ve sorularından çok sıkıldım. Hatta o ana kadar öyle bir sıkıntı hiç çekmemiştim, derken Cenab-ı Hak birden Betü'l-Makdis'i bana gösterdi. Bende ona bakarak her şeyi birer birer tarif ettim..." Olayın cereyan ettiği dönemde uydu teknolojisi, internet, canlı yayın, dört buçuk G olmadığı gibi hayal dahi edilemeyeceğidir. Ebu cehil ve yandaşlarından Kudsu bilenler sorular şehrin detaylı bilgilerini sormuş sorulan bütün soruları en ince detayına kadar cevap vermiştir. Doğru cevaplar vermesine rağmen Ebu Cehil ve yandaşları yine de Sallallahu aleyhi ve sellem iman etmemişlerdir. Günümüz Ebu cehilleri de İsra ve Miraç olayının günümüz teknolojisi ile mümkün olabileceği gerçeğine rağmen iman etmedikleridir. Yine bir başka gerçekte, Hz. Ebu Bekir(ra) "O sallallahu aleyhi ve sellem mi söylemiş?" sorusuna "evet" cevabı alınca "Doğru söylemiştir." demesidir. Mirac gecesi Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem ümmetine üç hediye getirmiş; 1- Ümmetinden Allah'a ortak koşmadan ölenlerin af edileceği, 2- Beş vakit namaz, 3- Bakara suresinin son iki ayeti (Müslimi Tirmizi, Nesei, Suyuti) Selman-ı Faris'iden rivayetle, Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem; "Recep ayında bir gün ve gece vardır ki Recebin 27 gecesidir. Kim onu oruç tutar ve geceyi ibadetle geçirirse yüz sene ibadet yapmış gibi olur," (Beyheki, Şuabu'l-Sıyam) Miraç olayı bir gerçektir. İman ile tasdik edilir. Böyle bir mucizenin olabileceği günümüz ilmiyle ispatlanması mümkündür. "Betü'l-Makdis'i bana gösterdi" demesiyle gunumuz teknolojisi ile canlı yayınlarla mümkün olduğudur. Miraç Kandilinizi kutlar, Allah'a emanet olun