Dünya hayatı insanın eline verilmiş ilk ve son sermayedir.
Bu sermayenin değeri ölçülemez.
İsabetli olarak zayi etmeden bu sermayeyi değerlendirmesi çok önemlidir.
Allah (C.C) insanı yaratma gayesi, kendisine kulluk etmesidir.
Müslüman’ın dünya hayatındaki hedefi kendisinden beklenen kulluğu Allah’ın istediği gibi yerine getirmesidir.
Kuran ışığında hayatın anlam kazanmasıdır.
“O, ölümü ve hayatı hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için yaratmıştır. O, mutlak üstün ve yüce olandır.
Eşsiz ve benzersiz bağışlayandır.( mülk suresi:2.ayet)’’
Sınav daha iyi olmanın aracıdır. İnsanı kemale erdirmek için, Allah insana imtihan şeklinde ikram etmiştir.
Hayatın imtihan olduğu, neticesinin ya sonsuz mutluluk, ya da sonsuz mutsuzluk olduğu bilincini topluma kazandırmak Müslüman’ın hedefi olmalıdır.
Hayat sermayesini iyi kullanmayı, her anın önemi ve değeri olduğu çocuklarımıza, gençlerimize iyi öğretilmelidir.
Sonsuz mutluluğu kazanmanın yolunun Allah’ın rızasına göre çalışmak, gayret göstermek, engelleri sabırla aşmak düşüncesinin fiili olarak, yaşamak la mümkün olacağı hedef haline getirilmelidir.
İnsanı etkisi ve yetkisine almak isteyen, Şeytan ve şeytanlaşmış insanların tesirinden uzak durmak ve gereğince mücadele etmenin tek kaynağı, kuranla hem hal olmak, hayatın her anında kuranı akılda tutmak gereği, insanın şahsiyeti haline gelmesiyle mümkün olur. Zamanın değerini iyi bilmek gerekir. Boş, gayesiz, sorumsuz etkilerden uzak durmak şarttır.
İlgi alanımız olmayan, bize sorumluluk duygusu, düşüncesi oluşturmayan, dedi kodu mahiyeti taşıyan, ortamlardan uzak durmak şarttır.
Bir sorun yaşarsak, bu sorunun % 100 inanç ve düşünce ile ilgili yönü vardır. Bunlar; İslam’la, inancımızla, düşünce ve ideolojimizle ilgilidir.
Bu günkü toplumun İslam anlayışı geleneksel kalıplar içerisinde. Bireysel sorumluluktan yoksun.
Bireyle, Allah arasındaki ilişki, bireyle yaşam arasındaki ilişki şeklinde değerlendirilmektedir.
Bu anlayış gerçek İslam’la tanışmayı engellemektedir.
Gerçek islam; insan yetiştiren, toplum oluşturan, mevcut bağları, şirk sistemini ve ortamını, tevhit ortamına dönüştüren, Allah’ın vahyi kuran ışığında olan İslamdır.
Bu şartlarda ve sorunlarda, mümince düşünmek ve yaşamak isteyen, ön yargısız ve temiz düşünceyle kurana sarılmalı ve rehber edinmelidir.
Unutmayalım yüce rabbimiz zuhruf suresi 44. Ayeti kerimesinde şöyle buyuruyor’’ Bu muhteşem kitap, Senin Kavmin İçin mutluluğa ulaştıran bir öğüt, Bir Onur Ve İtibar kaynağı olacaktır ve zamanı gelince, Hepimiz ona karşı tutumunuzdan dolayı hesaba çekileceksiniz.’’ Unutmayalım kurana karşı aldığımız davranışa göre hesaba çekileceğiz.
Müslüman’ın her anı cihat şuurunda geçmeli. Kulluk bilincinden şaşmadan, kuranla inşa gayretiyle hareket etmeli, islami değerlere olan bağlılığı ve sevgisi aşk safhasında olmalıdır.
“Ey iman edenler; kendinizi ve yakınlarınızı ateşten koruyun.”(tahrim suresi;4.)
Ayeti kerime ışığında, direniş gücümüz artacak, acı ve ıstırabımız hafifleyecek, sorumluluğumuz artacak, kendimizi ve neslimizi kurtarmamız hedefimiz olacaktır.
İnşallah. Selam ve dua il