Korona salgını ve zorunlu hapis günlerini fırsata çevireren Kemal Abi’nin Çınarê Barıncê isimli 750 sayfalık hatıralar kitabını okuyorum günlerdir.
Kemal abinin çocukluğundan başlayarak anlattığı anıları, aslında sadece Beşiri, Kozluk ve köylerinin değil tüm bölgenin Cumhuriyet dönemindeki tarihine ışık tutuyor.
Mala Efendi veya Mala Bayram denince Tarhan ailesini hemen hemen tanımayan yoktur.
Tarhan’ların Beşiri ve Kozluk arasında verimli tarım arazilerine sahip 3 köyü var.
Bu konumdakilere bölgemizde toprak ağası deniliyor.
Tarhanların dedesi rahmetli Bayram Bey, Kenan amca ve onlardan sonraki kuşak, hiçbir dönem kendilerini toprak ağası olarak görmedi.
Yardımsever, mütevazı, kapıları sürekli misafirlere açık olan Tarhan ailesinin ileri geleni Kemal Tahan da dedeleri, amcaları ve babasının çizgisini harfi harfiyen uyguluyor.
Görmüş, yaşamış ve hayattan dersler çıkarmış bir kanaat önderi olan Kemal Tarhan büyük bir emek ve özveri ile hatıralarını kitaba dönüştürmüş.
Kemal abiyi çocukluğumdan beri tanıyorum.
Gülizar teyzemin büyük oğludur.
Kendisi 20 yaş bizden büyüktür ve çocukluğumuzun kahramanlardan biriydi.
Okullar tatil oldu mu Barınç Köyünün yolunu tutardım, kitapta anlatılanlar bana yabancı gelmiyor bu yüzden.
Barınç Köyü yeşillikler arasında, sessiz sakin ve temiz bir köydü.
Petrolün bulunması ile ekolojisi bozuldu.
Yer altında petrol çıkarıldıkça su kaynakları kurudu, coğrafyası kirlendi, yeşil bahçeler bir bir yok oldu.
Kitapta bu konuya geniş bir şekilde yer verilmesini çok istedim.
PKK’nin bu bölgedeki hareketliliği, baskılar, 90’lı yıllarda köy koruculuğunun dayatılması gibi konulara da bazı hassasiyetlerden dolayı değinilmemiş.
Ama hatırlara ve tarihe ışık tutma adına dolu dolu bir kitap.
Kemal abi kitabını imzalayıp verirken satır satır okumamı istedi.
Söz verdim 750 sayfalık kitabı satır satır okuyacağıma.
Bu aralar elimden düşürmüyorum, gerçekten okunmaya değer bir kitap.
Hatırlar anlatılırken ‘o kadar yalın ve detay olması gerekir miydi’ denilecek kadar samimiyetle yazılmış.
Gerçekçi olmak gerekirse Kemal abiyi iyi tanıyan biri olarak kendisinden böyle bir eser beklemiyordum.
Bilgi ve birikimli olduğunu biliyordum ancak bunu bir gün yazıya dökeceğini hiç birimiz düşünmemiştik.
İyi ki hatıralarını kağıda dökmüş ve böyle bir esere imza atmış.
Bu eser sadece ailesine hatıra değil; bölgenin 100 yıllık ekonomik, sosyal ve siyasal gelişimini kayıt altına alan önemli bir kaynaktır aynı zamanda.
Kitapta trajikomik bazı anılara da yer verilmiş.
Köye gelen memurlar nüfusa kaydı olmayan yeni doğmuş çocukları kaydederken, aralarında isimlerle ilgili bir pazarlık başlar.
Nüfus memuru, Kemal Tarhan’ın çocuklarına verdiği isimlerin Türkçe olmadığı için kayıtlara geçirmeyeceğini söyler.
Böylece Alican-Ali, Fesih-Savaş, Seyithan ise Barış olarak nüfus kayıtlarına geçer.
Beni 50 yıl öncesine getiren kitabın yazma süreci de baya zorlu ve zahmetli geçmiş.
İki yıl boyunca eline kalem kâğıdı alıp 10 kalın deftere anılarını yazmış, sonra hatıralarını bilgisayar ortamına dönüştürmeye başlamış.
Çocukları ve torunları yazmaktan yorulunca Kemal abi 70 yaşından sonra bilgisayar kullanmayı öğrenmiş, kendi hatırlarını bilgisayar ortamına aktarmış.
İlk başvurduğu yayınevi, kitabın içeriğini inceler incelemez basımını kabul etmiş.
Kitabın kapak fotoğrafına kadar her şeyi kendisi tasarlamış.
Kapak fotoğrafında uzakta görünen çınar ağacı ile ilgili kitabın sayfalarında keyifle okunacak hatırlar var.
Kitap ismini de Barınç Köyündeki çınar ağacından alınmış.
Aslında kitabın ismi Çınrâ Barıncê (Barınç Köyünün Çınarı) olacaktı.
Editör hatası yüzünden Çınarê Barıncê (Barınç Çınarı olmuş)
Birbirinden farklı hatıraların ve hayat hikâyelerinin yer aldığı bu değerli esere internet üzerinden;