Kıymetli Okurlar, Alemlerin sahibi yüce Allah buyuruyor:
“Ey iman edenler! Hem kendinizi, hem de ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun! Unutmayın ki, cehennem ateşini tutuşturan, işlediği kötülükler yüzünden bizzat insanın kendisidir ve tüm kötülüklerin temeli ve asıl kaynağı, ilâhî irâdeye başkaldırarak Allah ve peygamberinin sünnetine aykırı bir hayatı yaşamalarındandır. İşte bundan ötürü dünyada yapılan bu zulüm ve haksızlıkların, bir gün cehennemde ateş olup zâlimin karşısına çıkacağını unutmayın! İşte bunları bekleyen bu ateşin başında, Allah’ın emirlerine asla karşı gelmeyen ve kendilerine verilen her emri itirazsız ve eksiksiz yerine getiren son derece acımasız, sert ve güçlü meleklerden zebaniler vardır.” diye buyuruyor yüce mevlamız. (Tahrim,6)
Medine’de nazil olmuş Tahrim suresinin 6.ayetidir. Altı bin küsur ilahi mesajdan bir tanesi de budur. Rabbimiz bu ayetiyle biz Müslümanlara bu yönüyle ilgili sorumluluğu büyük bir görev yüklemiştir. Yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden kendimizi ve sorumluluğumuz altındakileri korumamızı emrediyor. Öncelikle hitaba muhatap olan bizleriz kıymetli okurlar. ”Kuu enfusekum” Önce kendimizi o dehşetli ateşten muhafaza etmeliyiz. O ateşten korunmak için elimizden gelen tüm imkanlarımızı seferber etmeliyiz. Bunu da ancak, Yüce Kurana ve onun Yüce peygamberi olan Muhammed Mustafa s.a.v’in sünnetine sarılmakla, okuyup, anlayıp ve hayatlarımıza nakşetmeyle, Kuranı ve sünneti hayatımızın ayrılmaz prensipleri olarak kabul etmekle olabilir. Benimseyip, içimize sindirip, uygulama alanına sokup ve başkalarıyla da paylaşmayla ancak mümkün olur.
Çünkü kıymetli okurlar, hayata bakış açımızı belirleyen, nasıl bakacağımızı öğreten bu iki ilahi kaynaktır. Muamelelerimizin nasıl olacağını beyan eden bu iki kaynaktır. Nasıl düşünmemizi ve nasıl davranmamız gerektiğini belirleyen bu iki kaynaktır. Babalığımızı, anneliğimizin, abiliğimizin, amcalığımızın, hocalığımızın, öğrenciliğimizin, esnaflığımızın, tüccarlığımızın, komşuluğumuzun, amirliğimizin…. nasıl olması gerektiğini izah eden, olması gerektiği şeklini belirleyen Yüce Kuran ve Efendimiz asv’in sünnetidir. Ancak bunları okumayla, öğrenmeyle, hayat nizamı olarak kabullenip benimsemeyle o yakıcı ateşten korunmak mümkün olabilir. Müslümanın mihenk taşları bunlardır. Bunlarsız yapılan tüm muameleler batıldır ve kişinin doğru yolu bulması ve selamete ulaşması asla mümkün değildir. Yegane Saadet ve mutluluk kaynaklarımız bunlardır.
Kıymetli okurlar: Sadece bunları öğrenip, anlayıp ve tatbik etmekle sırtımızdaki yükümlülüğü kaldırmış olmuyoruz. Sorumluluğumuz altındakilere karşıda büyük bir sorumluluğumuz vardır. Sadece kendimizin bu yolu takip etmesi bizleri o gün bu ağır sorumluluktan kurtaramayacaktır. Bu konuda yüce Peygamber s.a.v şöyle buyurmaktadır.
“Hepiniz birer çobansınız (bekçisiniz) ve her biriniz eli altında bulunanlardan sorumlusunuz. Yönetici ve kumandan bir çobandır ve insanından sorumludur. İnsan; Ailesi üzerinde bir çobandır ve onlardan sorumludur. Kadın; Kocasının evi üzerinde bir çobandır ve sorumludur. Ve hizmetçi de efendisinin malında bir çobandır ve mes’uldur.
Dikkat edin! Hepiniz birer çobansınız ve her biriniz, eli altında bulunanlardan sorumludur. diye buyurmaktadır. 212
Kıymetli Okurlar; Bir büyüğün, bir idarecinin, bir anne ve babanın sorumluluğu altındakilere karşı üstlenecekleri misyonu net ifadelerle izah eden bir söylem. Defalarca duyduğumuz veya okuduğumuz bir hadisi şerif. Toptan bir yaşayışı etkileyen duruma haiz bir mesaj. Ve toplumun her kesimini alakadar eden ve sorumlu tutan bir mesaj. Baba iseniz sorumlusunuz, Anne iseniz sorumlusunuz. Abi iseniz sorumlusunuz. Amca iseniz sorumlusunuz. Patron iseniz sorumlusunuz, Hepiniz birer çobansınız ve her biriniz eli altında bulunanlardan sorumlusunuz diye buyuruyor aleyhisselam. Madem sorumluyuz, öyleyse insan sorumlu olduğu şeyden sorulacak ve hesaba çekilecektir.Bu bütün vasıflardan mutlaka birine sahip olan bizler acaba bu sorumluluğumuzun gereğini,bir baba, anne, amca vs bir nebzede olsa yerine getirebiliyor muyuz.
Top yekun bir toplumu (güzelde veya kötüde) etkileyecek. Öteki hayatta da cennet ve cehenneme girmemizde etkili olacak, bu büyük sorumluluğu olan bu görevimizi yerine getirmeyi ve sorumlu tutulacağımızı düşünebiliyor muyuz..?
Maalesef kıymetli okurlar düşünenimiz çok azdır. Asıl çocuklarımızın ahiret hayatlarıyla ilgili endişe duyup korkmalıyız. Dert ve tasamız evlatlarımız olmalıdır. Ama inanın ki, Onlar için belki de en son düşündüğümüz şey ahiret hayatları ile ilgili olan kısımdır. En az değer verdiğimiz belki de onlar için hiç düşünmediğimiz yönüdür bu yön….!
Asıl bizler ve onlar için hayati önem arz eden işin manevi boyutu olmalıdır. Çünkü kıymetli okurlar, Onların her türlü yanlışlıklarından ötürü Allah ahiret günü bizleri de hesaba çekecek ve hesaplarını biz anne ve babalardan soracaktır. Onlara göstereceğimiz en büyük şefkat ve merhamet; Onların o dehşetli günde rahat edebilmelerini sağlamaktır aslında. Bir baba ve anne olarak, O dehşetli günün dehşetli ateşine girmelerini engellemek için enerjimizin tümünü sarf etmektir, çabalamak ve gayret etmektir. Bir babanın çocuğuna verebileceği en değerli şey, güzel ahlak olmalıdır” diye buyuruyor efendimiz as.
Rabbim gereği gibi bir çabayı gösterenlerden kılsın. Ahiretteki durumlarını, bu geçici dünyadaki durumlarından daha önemli ve daha gerekli görmeyi cümlemize nasip etsin. Ve ona göre de tedbirini alanlardan eylesin… AMİN