Var mı yok mu hala tespit edilemeyen, varlığı ufo ve uzaylılar kadar şaibeli hale gelen bir Kürtlüğümüz ve sorunumuz var.
Arada bir görüldüğü iddia edilip sahte tapeler ve fotoşoplanmış fotoğraflarla varlığı kanıtlanmaya çalışılsa da aslında Kürt sorunu değil Kürdün sorunu varmış. Öyle buyuruyor efendiler.
İktidar sahibi ve iktidar olduğunu sananlar varlığı ile yokluğu üzerinde dönem dönem ağız değişikliği yapsa da Kürt sorunu memleketin ve matematiğin, havuz ve yaş problemlerinden sonra çözülemeyen en büyük sorunu olmaya devam ediyor.
Bir var bir yok halleri zaten bizi zıvanadan çıkarıyorken, hayal meyal önümüze düşen ve bizi halüsinasyon gördüğümüz şüphesine düşürerek şizofren olduğumuz ihtimaline iten çok bilinmeyenli bir denklem Kürt sorunu.
Çözüm süreci veya adına ne zıkkım diyorsanız, henüz yeni başladığı zamanlarda Diyarbakır, Ankara’dan kelli felli gazetecilerin akınına uğrar.
Bu gazetecilerden biri Kürtçe ve Türkçe bilen tercümanlardan birini yanına alır Diyarbakır sokaklarına çıkarak, yıllardır duymaktan aciz kaldıkları ve duyacak olduklarında da kesip attıkları nabzı aramaya başlar.
Bizim kelli felli gazeteci bir müzeyi gezer gibi gezerek yıllardır gözlerini kapattıkları Diyarbakır ve Kürtlerin ne dediğini dinlemek için tercümanından onu yaşlıların takıldığı bir çay ocağına götürmesini ister.
Tercüman alıp gazeteciyi bir çay ocağına götürür. Bizim gazeteci ve tercüman müsaade isteyip bir masanın etrafına oturmuş yaşlıların arasına katılırlar. Kendilerini tanıtıp az hasbihal ettikten sonra sıra esas soruya gelir ve gazeteci tercümanına der ki “Sor bakalım. Kürtler ne istiyor?”
Bizim yaşlı Diyarbakırlı Kürt bir tercümana bakar bir gazeteciye. Muzip bir gülümsemeyle tercümana der ki aynen dediğim gibi çevir. Tercüman bu ilk cümleden başlayarak çevirmeye başlar. Gazeteci heyecanlanır ve can kulağıyla dinlemek için biraz daha toparlanır defterini açar, kalemini hazırlar.
Yaşlı Diyarbakırlı Kürt tek bir cümle söyler “Kürtler eşeğin ….. istiyor” Tabi bizim Diyarbakırlı yaşlı Kürt’ün ne dediğini Türkçe ’den böyle çevirince sanki ayıplık derecesi artıyor ama... Dilim ve edebim varmıyor noktalı yerleri doldurmaya.
Ama özetle budur bilmek derdiyle olmasa da soranlara verilecek cevap sadece budur. Yıllardır hala Kürtlerin ne istediğini duymamış, kulak tıkamış, görmemiş, gözlerini kapatmış, tokalaşmamış, hasbelkader tokalaşmışsa da akabinde elini üstüne silmiş ve hiçbir zaman anlamaya çalışamamış ve anlamamış herkese verilecek tek cevap budur.
Kürtler eşeğin … istiyor. Tabi ben Türkçe yazıyorum ama siz Kürtçe anlayın.
Hala Kürt sorunu yoktur diyenlere, cevabın ilkokul 1. sınıf kitaplarındaki bir bulmaca şekliyle vermek istiyorum.
Yukarıdaki yaşlı Diyarbakırlı amcamın verdiği cevabın boşluk kısmındaki noktaları birleştirin bakalım ortaya Kürt sorunu mu çıkıyor başka bir şey mi?
Ya da şöyle söyleyeyim yukarıda ki cümlede boş bırakılan yere uygun kelime aşağıdakilerden hangisidir?
Yıllardır bu halktan esirgenen haklarının az bir kısmını verip bunun minnetini yapanlara ve onlara inananlara bir tek şey söylemek istiyorum, daha siz bu milletin karnını da gönlünü de doldurmadınız ki nankörlük edebilsinler.
Kürt sorunu değil de Kürt’ün sorunu vardır demek hiç birinizi kurtarmaz.
Doğrudur Kürt bir sorun değil Kürt’ün sorunu da yok kimseyle. Sizin ve türeviniz iktidarların, Ulusalcı Kemalist, muhafazakâr milliyetçi ideolojinin ve Türklük ya da Osmanlıcılık şerbetine boğulmuş İslamcı ideolojilerinizin ve tüm bu tezgâhların tedrisatında yetişmiş büyümüş şımarmış körleşmiş kafalarınızın Kürtlerle sorunu var.