Çok değil 20 yıl öncesine göre insan, aile ve toplum olarak büyük bir değişim yaşıyoruz. Bu değişim iliklerimize kadar işledi!
Tamamen farklılaştık. Bunu yaşarken de his ve duygularımızı yitirdik. Yarı robot yarı insan diye de tabir etmek mümkün…
Önce mahallemizden koptuk. Sokak, komşu derken akrabalarla iletişimi kestik. Son olarak aile bireyleri arasındaki bağlar gevşedi. 20 yıl önce içinde bulunduğumuz bu halet-i ruhiye’yi hangimiz tahmin ediyorduk? Bu hızla devam edersek 20 yıl sonra halimiz ne olur?
***
İyi bir durumda değiliz dostlar…
30-35 yaş üstü olanlarımız geçmişteki insanlığı, dostluğu, komşuluk bağlarını, yardım severliği, vicdan ve merhameti hatırlar.
Her mahallede, her sokakta akrabalar, komşular, dostlar toplanıp sohbet eder; derdi olan insana çözüm ararlardı.
Yardımseverlik tavan seviyesindeydi.
İnsanlar birbirlerinin derdiyle ilgilenirdi, para pulun çok da önemi yoktu.
Hastası olan gece yarısı komşusunu rahatsız edebilirdi.
İnsanlar iç içeydi, insanlar birbirlerinden haberdardı.
Gurbette olsa bile iletişim kesilmezdi.
Sevinç ve hüzünlerde topyekûn bir birliktelik vardı.
Dolar, Mark, Altın hesabı yapılmazdı.
Tefecilik diye bir olgu yoktu. Belki de tek tük vardı.
Ama insanlık, komşuluk, akrabalık daha ağır basıyordu.
İnsani güzellikler vardı. Allah korkusu vardı.
***
Peki şimdi? Taziyeler hariç eski eskiden gelen hangi insani vasfımız var? Taziyelerde bile artık içten ve samimi bütünleşmiyoruz.
‘Adettendir’ havasına girdik! Komşuyu sormaz hale geldik. Akrabalık bitti, menfaate dayalı yapay dostluklar oluştu. Samimiyet, vicdan ve merhametten yoksun birliktelikler…
Haliyle dolandırılma ve ihanet olağan hale geldi.
Birbirini dolandıran dolandırana… Nice insanın yıllardır biriktirdiği sermayesi sahte dostluklara kurban gitti ve halen gidiyor. Zahmetsiz ve kolay geçimi adet edindik.
Kimin canı yanıyor, kimin evi yıkılıyor kimin umurunda ki? Utanma hissimiz yok oldu. Allah korkusu çoğu insanda kalmadı. İyilik gitti, kötülük geldi.
***
Bu durum tüm yaşantımızı derinden etkiliyor. Akraba ve aile bağları da ağır hasarlı… Rutin hale geldi, akraba savaşları! Birçok bölgede arazi, ev, hayvan, alacak verecek meselesinden kan dökülüyor. Akrabalar birbirine acımıyor. Öyle ki, kardeşler bile miras için kavga ediyor, çeşitli entrikalar üretiyorlar. 50 dolar için insanlar birbirlerini yiyecek hale geldi.
Aile içinde de durum çok vahim… Baba ve anneler artık çocuklarına söz geçiremiyorlar.
Kız-erkek fark etmiyor ‘Özgürlük’ ve ‘çağdaşlık’ teraneleriyle ailelerine rest okuyorlar. Belki özgürlük tutkusu belki de yoksulluk ve çaresizlik nice aileyi dağıttı. 20 yıl önceki çocukların ebeveynlerine karşı duruşu ile şimdiki duruş arasında o kadar fark var ki…
‘Nereden nereye’ dediğimiz durum hâsıl oldu.
***
Saygı, sevgi, dostluk, misafirperverlik, insanlık, vicdan, merhamet demode oldu. Özellikle gençlik bunu böyle görüyor. Orta yaş ve yaşlılar da bu konuda hizaya geldi diyebiliriz.
Hasletlerimiz, güzelliklerimiz kayboldu. Değişime yenik düştük. Robot ve insanlık arasındaki ruh halimiz insanlığımızı daha da çirkinleştiriyor. Resmen savruluyoruz ve tutunacak bir ip bulamıyoruz.
İnsanlık; para hırsına, Internet ve cep telefonlarına yenik düştü.
İnsanlık, var olma savaşını kaybediyor!
Bunlar yaşanırken; mutluluk, sevgi, merhamet hayat bulabilir mi?
Hırsızlık, gasp, uyuşturucu, kavga, fuhuş tufanı yaşanırken; gençlik savrulurken güzel bir gelecek hayal etmek abesle iştigal değil mi?
Evet değiştik.
Freni olmayan bir kamyon misali hızla uçuruma doğru yol alıyoruz.
Geçmişi özlerken, geleceğe dair umutsuz gidişimiz var.
Ve bu gidiş herkesi etkiliyor. Bu tufan herkesten bir şeyler alıyor.