Bir yıldır kâbus gibi yaşamımıza giren korona yeniden yükselişe geçti. Tedbir amaçlı olarak da birtakım kısıtlamalara gidildi. Son bir hafta içerisinde birkaç ili dolaşma fırsatım oldu. Korona tedbirlerine uyma noktasında ne yazık ki en çok sorumsuzun, şehrimizde olduğu kanaatine vardım. Tabi bununla ilgili birkaç tespitim var ama en net görünen, maske takma noktasında ciddi anlamda ihmaller söz konusu. Aylardır her gün, her saat başı, koronaya karşı vatandaşların alması gereken tedbirler, tüm kitle iletişim araçlarından duyuruluyor, aldırış etmeyenlere cezalar yazılıyor ama diyebilirim ki şehrimizde halen nüfusun yarısı şehrimizde kurallara aldırış etmiyor. Maskeler ya çantada ya kolda veya çeneye takılı. Bu hastalık sorumsuz insanlara bulaşsa ve onların canını yaksaydı şayet “bırakın ne halleri var görsünler” diyesi geliyor insanın içinden. Bu kişiler ihmalkârlık ve vurdumduymazlıkları ile göz göre göre ölümcül hastalığa davetiye çıkarıyor. Bu sorumsuzlar yüzünden hastalık habire yayılıyor ve bazı insanlar günlerce hastanede ölümle boğuşuyor, bazıları ölüyorlar. Bu hastalığın taşıyıcıları ve bulaştırıcıları dilsiz hayvanlar olmuş olsaydı, emin olun şimdi hepsini katliamdan geçirmişlerdi. Tabi her türlü canlıya ve hayvana karşı şiddet ve katliamı tasvip etmek elbette doğru değildir. Ama insanoğlu o kadar bencil ki rahatı için kendi dışındaki canlıların hepsini yok edebilir. Kimse kimseyi yok etmesin, kimse kimseye zarar vermesin, hiç kimseye bu illete bulaşmasın. Ancak ne yazık ki bu vurdumduymazlık, bu umursamazlık anlayışı halkta olduğu sürece bu hastalık bitmez, bitmeyecektir de. Hastalığın başlangıcından bu yana hastalığın bulaştığı insanlara soruyor, “bu illet size nasıl bulaştı?” diye. İnsanların göz göre göre nasıl korona olduğunu öğrenince hayretler içerisinde kalıyorum. Bu güne kadar korona olanlar nasıl yakalanmış, birkaç örneği sizlerle paylaşmak istiyorum. En son korona olan tanıdığım kişinin nasıl korona olduğu ile başlayayım. Kayınının, Mersin’den Batman’a geldiğini duyunca eşi ile ziyaretlerine giderler. 2 gün sonra kayınpederi, kaynanası, kayınbiraderi ve kendisine virüs bulaşır. İkisi hastanede yaşama tutunmaya çalışıyor, ikisi evde acılar içerisinde kıvranıyor. Sağlıkçı olup, kronik hastalığı bulunanın korona oluşu ise kahreden derecede. Pazarlamacı bir arkadaşı ile şehir dışına seyahate çıkarlar, dönüşte ikisinin sonucu da pozitif çıktı. Oğlu ile birlikte karantinada olan anne ise 15 yaşındaki oğlunun halı saha maçı sonrası sonucunun pozitif çıktığını anlatıyor. Diğer bir anne ise çocuğunun okula giderken serviste hasta olan arkadaşlarından virüs kaptığını söylüyor. Kendisi gittiği çay ocağında virüs kapan inşaat işçisinden yaşlı babasına da virüsü bulaştırması sonucu babası yaşamını yitirdi. Korona olduğunu gizleyen alt komşusuna oturmaya giden 4 çocuk annesi, aylardır yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor. Bir kamu kurumunda görevli bir müdür, rahatsızlığını bile bile daireye gitmesi üzerine emrinde çalışan 5 personelinin de korona olmasına yol açmış. Diğer biri “ben koronaya inanmıyorum” diye sürekli nara atarken, korona oldu ve ölümden döndü. Daha böyle onlarca koronayı göz göre göre birbirlerine bulaştıranların hikayelerini anlatabilirim. Ama anlamak isteyenler için sanırım bu kadar örnek yeter. Yani korona, sadece kişi ile sınırlı kalmıyor, bazen sevdiklerinizin yaşamına bile mal olabiliyor. Bu nedenle herkesin dikkatli olması gerekir. Tedbirleri elden bırakmamak lazım. Maske, temas ve hijyen çok önemli, bunları başkası istiyor diye yapmayın, kendiniz için yapın lütfen.