Aşırı özgüven mi dersiniz, Konsantrasyonsuzluk mu dersiniz bilmiyorum ama Petrolspor, 24 Erzincanspor karşısında tam bir hayal kırıklığı yaşattı.
Nasıl yaşatmasın ki! Sen gel lider Kastamonusporu evinde devir, sonraki maçta zorlu Çorumspor deplasmanından galibiyetle ayrıl ama kendi saha ve seyircisi önünde mutlak kazanır dediğimiz 24 Erzincanspordan fark ye. “Yok böyle bir şey” demekten kendimi alamıyorum.
Hayalleri, umutları ve birazcıkta olsa içimizde depolanan heyecanı bu maçla elinin tersiyle itti Petrolspor. Güzel giden haftaların ardından günlük güneşlik olan havamız, bir maç ile karanlığa döndü desek yeridir. Elbette bu sonuç ile takımı yerden yere vurmayacağız zira önceki yazımı okuyanlar bu ne çelişki demesinler.
Ancak sürpriz Vanspor mağlubiyetinden sonra alınacak başka bir kayıp potadan iyiden iyiye uzaklaştıracaktı. Petrolsporun puan sıralamasında üstünde bulunan takımların sayısı epey fazla ve bunların çoğu maç kaybetmiyor. Böyle olunca da kaybedilen her maç play-off’a giden yolda büyük darbe oluyor.
Peki, böylesi zorlu ve önemli bir karşılaşma sonunda alınan 3-1’lik bu hezimetin sorumlusu, sorumluları kim? Bu sorulara yanıt aramak beyhude olsa da inceden bir değinmek gerekiyor sanırım. Bir takımda alınan başarısızlığın faturası önce Teknik Direktör ve ekibine kesilir. Sonra da sahada bekleneni veremeyen futbolculara.
Bana sorarsanız da aynen öyle oldu. Çıkardığı kadro ve yaptığı oyuncu değişiklikleri ile Teknik Patron Cengiz Seçsev bu mağlubiyetin mimarı oldu.
Sahaya sürdüğü ilk 11’e saygı duyarım kendi tercihidir ama savunmanın solunda ve sağında oynattığı Okan ve Süleyman konusunda aynı fikirde olmadığımı belirtmek istiyorum. Rakibin kanat organizasyonlarında çok etkili oldukları söylenemez. Oyun kurma konusunda da özellikle bu maçta ciddi sıkıntılar yaşandı.
Rakip Erzincanspor ilk yarıyı 2-0 önde kapattığında ikinci yarı orta alana ve hücuma adam takviye yapacağına savunmanın göbeğinde bulunan Ramazan’ı çıkarıp yerine Taner Arı’yı koymasına anlam veremedim. Acaba Ramazan sakatlandığı için mi değişti sorusuna çevremdeki meslektaşlarım hayır cevabı verince şaşkınlığım devam etti. Bu mağlubiyetin diğer sorumlularına yani futbolcularına dönelim.
Savunmayı tümden geçtim artık. İkisi duran toptan olmak üzere çok basit golleri izledikleri için onlara diyecek sözüm yok. Ama takımın kilit oyuncuları da sahada vasat bir oyun sergilerse orda bir dakika demem gerekiyor. Haftalardır neredeyse her yazımda övdüğüm Sabahattin Usta,Veysel ve Tolga maalesef sahada yok gibiydiler.
Özellikle Sabahattin ve Veysel tam bir hayal kırıklığıydılar. Tolga bir nebzede olsa bindirmeler yaparak takımı pozisyona koymaya çalışıyor deyip geçmek istiyorum. Yakaladıkları pozisyonları cömertçe harcayan,ayaklarındaki topu doğru değerlendiremeyen ve genellikle ezen hücum oyuncularımızı da listeye koymak gerekir diye düşünüyorum. Öyle yada böyle,büyük heyecan ve büyük umutlarla beklentimizin nirvanaya ulaştığı maçtan eli boş çıkmak herkes gibi beni de üzdü.
Futbol bu olur deyip teselli aramaktan başka bir şey gelmiyor elimizden. Telafisi olur mu? Ona da bir şey diyemem. Ama bu mağlubiyet kadar hatta bu mağlubiyetin önüne geçecek kadar çok üzüntü verici bir olay yaşandı tribünlerde.
Maçın son dakikalarında şeref tribünün sağında yani A Tribününde bulunan taraftarlar yönetim aleyhine tezahüratlarını artırınca bazı yöneticiler ile münakaşa yaşandı. Maç boyunca desteklerini esirmeyen taraftarların alınan sonuca karşı böyle bir tutum sergilemeleri emeklerine yakışmadı.
Yönetici arkadaşların da böyle münferit durumlarda biraz sağduyulu davranmaları gerektiğini düşünüyorum. Unutmayalım ki bu takım bizim, hepimizin.
İyi gününde birlikte haykırıyorsak, kötü günde de birlik olmamız gerekmez mi?