Farkındaysanız AB birliğine tam üye olacaktık.
Serbest gezilecek, vize olayı ortadan kalkacaktı.
Siyasi, ekonomi ve daha bir çok konuda antlaşmalar yapılacak, entegre olacaktık.
İstekleri doğrultuda ve karşılıklı görüşmelerle nice kanunlar ve yönetmelikler değiştirildi.
Hayli zaman ayrıldı, bu kişiliksiz AB komisyonlarının isteklerine.
Sonuca bakın, ne hale gelindi?
Aslında iyi bir diplomasiyle ve zekice, bunların ne olup olmadıklarını anlayabilir, bir kitap gibi onların isteklerinden yola çıkarak niyetlerini anlayabilir, tedbirlerimizi alabilirdik.
Ama maalesef saf saf onlara inandık.
Her dediklerini “ayet”mişcesine yaptı.
Anlayacağınız “yine kandırıldık” evresine geldik.
Yahut getirildik…
Bırakın dost olduklarına inanmak adamların / madamların yapmadıkları kötülük kalmadı ve halen de gözümüzün içine baka baka ellerinden geleni artlarına koymuyorlar.
Gariptir ki aslında onlara hiç ihtiyacımız yoktu.
Kendimize yeten bir ülkeydik halen de öyleyiz.
Bunlar haçlı ruhlulardır.
Tarihten gelen hainlikleri ve asla kendilerine güvenilmemesi gerektiğine halen inanmamalı mıyız?
Tarihe objektif olarak bakıldığında, bize bu maskeli baloyu oynayanlar hiçbir dönem bu kadar dost olmamıştır bize.
Bu demektir ki olmamaya da devam edecekler.
Soğuk sularla yüzümüzü yıkayıp ayılmamız gerekmiyor mu?
Bunun zamanı halen gelmedi mi?
Onlara güvenerek inanarak parlamentoda Bakanlık bile kurduk
AB İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanlığı…
Peki, ne işe yarıyor kurulan o Bakanlık?
Bu konuda harcanan büyük meblağ paralar, reklâmlar…
Vakit/nakit formülüyle yola çıkıldığında kayıplarımızın maddi manevi bilânçosunu tahmin edin ve içinde bulunduğumuz durumu gözlemleyin.
Ne çok oyalamışlar bizi?
Elli yılı aşkın süredir kapılarında bekliyoruz.
Üstelik birliklerine kattıkları, üye ettikleri Romanya, Bulgaristan v.s ülkelere bakın ama her yönden bakın, bizi o ülkelerle kıyaslayın, aradaki uçuruma bakın.
Elde edeceğiniz bilgi ve gözlem ve yine realist bakış açısıyla farkındalığı bile göz önünde bulundursanız, niyetleri, yaptıkları ve maskeleri, kendiliğinden düşecektir.
İyi niyetli olmadıkları ve olamayacakları çok net ve aşikârdır.
Yazık!
Seçimle parlamentoya gönderdiğimiz siyasiler, bu tuzağı ve oyalama taktiklerini görmediler, göremediler.
En acısı da halen yılmadan, bıkmadan ümitvar bir tarzla aralarına girebileceklerini ve tam üyelik hakkını elde edebileceklerini sanıyorlar.
Ben sanmıyorum.
Geçmişte ortaya attıkları başlıklar ile söyledikleri ve ileri attıkları tezleri analiz ederseniz yani oran orantı kullanarak bunların ne oldukları, ne olmadıklarını, ne yapmak istediklerini anlayacak, belki de onlara lanet edeceksiniz...