Genel hatlarıyla okumakta olan öğrencileri iki ayrı kategoride tanımlarsak şöyle düşünür, yazarım; 1- Her türlü imkânı ve ciddi yüksek mali desteği olup da okumayan, okumak istemeyen ailenin baskısıyla okula giden öğrenci görünümlü, fakat öğrenciden başka her şeye benzeyen öğrenciler.
2- Evinde kuru ekmeği bile olmayıp yırtık ayakkabısıyla yaya yürüyerek okula giden, zor şartlar altında bile kitaplarına aşık ve okula sevdalı büyük hayalleri olan fakir ailelerin, zengin ruhlu, parlak zekalı öğrencileri. İlk kategoriye giren öğrenci görünümlü haylazlara sözüm yok.
Çünkü onların ne hayalleri var ne de adam olmaya niyetleri bulunuyor. Ne yazsam ne konuşsam, onlara Aydın havası gelir sazın, sözün bittiği yerde ve konumdadırlar. Allah şaşırtmasın. Allah akıllarını başlarına getirsin dualarımı iletiyorum kendilerine. Hepsi bu kadar onların bu dualarımı hak edip etmedikleri bile tartışma götürür. Düşünsenize sınırsız imkan var, her tür konfor var ama eğitim-öğretime sıfır ilgi... Bunların neyini konuşup yazacağız bu asalaklar miras yedi tiplerdir. Gelelim fakir ve garibanların öğrenci çocuklarına. İşte onlar ellerinden tutulması, alınlarından öpülesi sevgili ve değerli çocuklarımızdırlar. Her biri Savurlu hemşerimiz Mardin Lisesi mezunu Bay Sancar’ın Nobel Ödülü almış gururumuz misali kayda değer öğrencilerdir. Onlar bu kategoriye giren değerli ama fakir öğrencilerimizdirler. Onlara burs vermek insanlık için, uygarlık için ve Allah için yere göğe ekilmiş kutsal ve bereket ilim irfan dolu tohumlar gibidirler. Vereceğiniz burslarla fiziksel ve zorunlu okul ihtiyaçlarını giderip eğitimlerini başarıyla tamamlayacak olan bu öğrenciler, son derece önemli ve mutlak bir şekilde yardımı, bursu hak eden geleceğimizin yarınıdırlar. Zengin, sivil toplum kuruluşları ve en başta Devlet Milli Eğitim bu sosyal yaraya el atması yine Ülkemize ve gezegenimize olumlu etki yapacak en önemli hizmetlerdendir. O halde gerek birey bazında gerekse kurum ve şahısların, mali portreleri çok iyi olanların bu fakir ve burs hak eden öğrencilere eğitim bursu vermelerinden güzel daha ne olabilir ki? Ülkemizde maalesef bu misyon yeterince aktif değil ve fakir öğrenciler, bursa muhtaç olanlar yeterince bu burslardan gereğince yararlanamıyorlar. Bizler için, Ülke için koca bir negatif ve kayıp. Yazık ki ne yazık! Durum maalesef budur. İşin bir de dini boyutu var. Her şeyden önce büyük bir sevap ve Allah katında son derece kayda değer bir eylemdir. İster hayır, ister sadaka veya eğitim yatırımı, gönül alma hangi pencereden bakılırsa bakılsın. Eğitim sevdalılarını, fakir öğrenciler kitlesini okutup eğitmek, onların meslek ve diploma sahibi olmaların da, etken ve aktif rol almak mükemmel bir davranıştır. Bu durum bu iyilik kelimeler ile ifade edilebilir mi? Keşke sosyal ve kalkınmış bir devlet olup burs konusunda bunca zorluklar çekmeseydik. Sistematik olarak bu sorun yasalarla ve Milli Eğitim Bakanlığının bütçesi ile plan projeleriyle kendiliğinden olumlu ve bilimsel bir tarzla sorun olmaktan kendiliğinden hal edilmiş olabilseydi. İskandinav ülkeleri onlarca yıl önce bu eğitim ve burs sorunlarını adam akıllı hayata geçirmişlerdir. Bu ülkeleri defalarca gezip görmeme rağmen sadece es geçerek örnek verdim. Ancak hatırlatmakla yetindim. Bu ileri boyutta ki eğitim modellerini. Sağlık ve sevgiyle kalın siz saygın Batmanlılar ve değerli Sonsöz okurlarımız.