Öğretmenleri kaç aydır meşgul eden ve strese koyan sınav sonunda yapıldı.
Akabinde ne geleceğini bilmiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey var ki oda birkaç kuruşluk bir iyileştirme için bu kadar yaygara koparmaya değmiyordu.
Netice de diğer memur sınıfına öğretmen maaşına denk bir iyileştirmeyi bol kepçeden verirken öğretmenlere seçime beş kala ödenecek şekilde iyileştirmeye gidilmesi gerçekten yakışmadı.
İktidar; ne yazık ki öğretmenlere verdiği değeri bu şekilde göstermiş oldu. Netice de yine haklı olan değil güçlü olan kazandı.
Şimdi gelelim. Sınava…
Yapılacak sınav için kıyametler kopmuş olsa bile sınav yapıldı. Öğretmenler sınavın sonucuna göre ileri bir tarihte ücret artışına muhatap olacaklar. Tabi o tarihte bir alicengiz oyunu oynanarak değişik kalem ve uygulamalarla verilenin ücretin bir kısmı geri alınmazsa!.
Örneğin Vergi dilimine girme miktarı düşük bırakılarak ücretin arttırılmasında olduğu gibi…
Maalesef vergi diliminde yapılan uygulama Öğretmenlere verilen ücretin büyük bir kısmı tekrar geri alınıyor. Sevinelim mi üzülelim belli değil.
Neyse Vergi dilimi meselesini bir başka yazıya bırakıp sınav ve getireceklerinin üzerinde duralım.
Sınava bağlı kariyer değerlendirme üzerine birçok konuşma oldu, değerlendirmeler yapıldı ama maalesef hiçbir şey elde edilmedi.
Neyse ki Bakanın da çekinmesi ve aldığı tedbir neticesinde sorular kolay gelmiş olmalı ki öğretmenlerin patlamaya hazır birikimleri etkisiz hale getirildi.
Bir başka deyişle öğretmenlerin gazı alınarak rahatlatıldı.
Eee eğer aksi olsaydı gelecek tepkiler Bakanı da aşacak, barajı yıkacak, Reisten oturaklı bir şut yiyebilecekti.
Neyse ki yapılan birçok spekülasyon boşa çıktı. İstemez ükçülerin hamleleri taça çıktı da iktidar kalesine gol olarak dönmedi.
Buna da şükür…
Maalesef neredeyse haklı bir sebepten yola çıkılarak haksız bir sonuca doğru bir yol alınıyordu. Bu şimdilikte olsa önlenmiş oldu.
Dilek ve temennimiz o ki hiçbir zaman böyle dolduruşlara neden olunacak fırsatlar verilmesin.
Milli Eğitim Bakanı hem bildiğini okudu hem de gereğini öğretmenlerin sükut edeceği şekilde yerine getirdi. Sendikalar ise beceriksizliklerini ortaya koydular. Ortak bir karara varmaktan uzak kaldılar.
Öğretmelerin Kariyerleri için herhangi bir öneri ileri sürülmedi. Sadece devletin genel için yaptığı iyileştirme ile kaldılar.
Biride çıkıp “Madem öğretmenler Uzman öğretmen ve Başöğretmen olacak o halde Kariyerlerinin düzeltilmesi ile ilgili de bir şeyler yapılsın.” Diyemedi. Veya diyenler dinlenmedi.
Kariyer basamakları ücret artışı olarak değerlendirildi. Oysa yapılması gereken Uzman ve Başöğretmen Kariyerinin Milli Eğitim içinde değer alacak bir konum veya makam oluşturmasıydı. Anlaşılan o ki bu kimsenin hesabına gelmedi. Beklenen olmadı.
Yapılan yaygaralaralınan değere değmedi. Öğretmenlerin beklentileri ise hiç mi hiç karşılanmadı.
Buna rağmen “Sınavlar olmasın.” diye velvele koparanlar şimdi de “Sınavlar niye bu kadar kolaydı?” Diyerek ortalığı velveleye verip bulandırmaya devam ediyorlar. Beklenti değişmiyor.
“istemezük” lobisi yeni ve mesnetsiz gerekçelerle, kirli oyunlarını oynuyor. Kanımca asıl dikkat etmemiz gereken bunlar. Kimlerin uzantıları olduğunu bildiğimiz bu fesat yuvalarına özellikle dikkat etmemiz gerekiyor. Aslında bu türlerin kimlere hizmet ettikleri ve milleti niçin maniküle ettikleri ortada…
Ülkemizin ayakları üzerinde duran ve kimseye muhtaç olmayan bir ülke olmasını istemiyorlar.
Bu konuda iktidara çok büyük işler düşüyor. Oynanan oyunlara fırsat vermemeleri ve bu tür oyunlara ortam oluşturmamaları gerekiyor.
Bu konuda yapılacak yanlış bir icraat, söylem veya işlem, ülkenin istikbaline zarar verebiliyor.
Hele hele adalet, hakkaniyet ve eşitlik ilkelerinden uzaklaşacak adımlar halkın içinde hemen karşı yer buluyor. Bilhassa ekonomik uygulamalardaki farklılıklar ters tepki oluşturabiliyor.
Hak, hukuk ve adalet herkes için lazım. Ayrımcılık ise geleceğin felaketini doğuruyor.
Netice de Uzman ve Başöğretmenlik sınavı için koparılan fırtınalar durulmuş gibi görünüyor.
Her ne kadar, bazı art niyetlilerin “Soruların kolaylığı ile ilgili eleştirileri olsa da genelde öğretmenlerin sakinleşmesini sağlanmış gibi. Tabi öğretmenler arasında huzursuzluğun oluşmasının seçimlere yansımaması mümkün değil.
Görünen o ki Uzman ve Başöğretmenlik sınavı ile ilgili fırtına dinmiş durumda. Ama bu gelecek dönem nasıl gelişir? Şimdiden bir orta yolun bulunmasına bağlı.
Öğretmenler hak edilen saygınlıklarına kavuşmadıkları müddetçe yetiştirilecek neslin beklenen nesil olması mümkün değil.
Öğretmenlere gösterilecek saygı ve verilecek değer kadar toplum saygın ve değerli olur.
Kendini ve toplumunu bilen bir nesil ancak saygın eğitimcilerin elinde yetişmekle gerçekleşir.