Öğretmenlik kutsal bir meslektir. Bu nedenle “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.” Diyor, ilmin kapısı Hz. Ali…
Günümüzde herkese bir gün tahsis ediliyor. Bu faydalı bir şey…
Ama gönül ister ki “Herkese her günde hakkı teslim edilsin.” Verilen kıymet ve değerler sadece bir güne hasredilmesin.
Bu günlerden biri,24Kasım Öğretmenler Günü… Belli ki bu günde öğretmenlerin daha çok hatırlanması ve daha çok değer verilmesi isteniyor.
Temennimiz öğretmenlerin değerinin her gün bilinmesi. Saygı ve hürmet gösterilmesi…
Bir öğretmeniçin saygı ve hürmetten daha büyük bir mükâfat yoktur.
Çocukluğumuzda Öğretmenler Günü kutlanmazdı. Ama öğretmene verilen değer gerçekten çoktu. Veliler, çocuklarını okula götürdüklerinde “Eti senin, kemiği benim, Öğretmenim.” Derlerdi. Bu “Öğrenciyi dilediğin gibi eğitebilirsin.” Anlamına gelirdi. Herkes kendini bilge saymaz. Öğretmenden çok “bilir” görmezdi.
Öğretmene saygı vardı, değer vardı. Herkes kendini bilir, öğretmeneedepleyaklaşırdı. Haddini bilen hiç kimse saygı da kusur etmezdi.
Ne yazık ki günümüzde meta her şeyin belirleyicisi oldu. Her şey parayla ölçülür hale geldi. Kişilere parası kadar değer verilir oldu.
O zamanlar Öğretmene değer veren, saygı gösteren, edebini bilen, kusur etmeyen veliler ve öğrenciler vardı. Veliler tarafından “Öğretmen sesini yükselterek çocuğumun psikolojisini bozuyor.” Cümlesi daha icat edilmemişti.
Milli Eğitim Bakanlığında öğretmenleri şikâyet etmek için özel ihbar hattı kurulmamıştı.Ömer DİNÇERLER gibi “Öğretmenleri şikayet edin” diyerek velileri öğretmenlere karşı kışkırtan, böylelikle Öğretmenleri değersizleştiren Milli Eğitim Bakanları daha gelmemişti. Gerçi o hatadan dönüldü ama şikâyet baki kaldı.
Geçmiş zamanlarda öğretmenlerin kutsallığını dile getiren, türküler söylenirdi.
Ali Rıza BİNBOĞA gibi sanatçılar;Öğretmen kutsaldır Ana gibi / Öğretmen kutsaldır baba gibi / Öpülesi elleri var. / Şirin Tatlı dilleri var. / Bir harf için kırk yıl / Köle olunuyorsa. / Yirmi dokuz kere kırk yıl / Kölesiyiz öğretmenin” diyerek öğretmenin kutsallığını dile getirir, elinin öpülesi olduğunu belirtir, Hz. Ali’nin sözünü benimseyerek yirmidokuz harfi öğretene ne kadar minnettar kalınacağını “çarpma” ile gözler önüne sererdi.
Yunus Emreler ta geçmiş tarihlerden beri;
Gezdim Halep ile Şamı, / Eyledim ilmi talep, / Meğer ilim bir hiç imiş, / İlla edep illa edep” diyerek,ilim öğrenmekle aslolunanın “edepli” olmak olduğunu anlamaya davet ederlerdi.
Yine aynı şekilde;
“Bir insanda olmazsa edep, Ne eylesin ona medrese mektep, Okusa alim olsa da yine merkep yine merkep… Velhasılı illâ edep illâ edep…Denilerek ilmin başının edep, ortasının edep, sonunun edep olduğunu, ilmin aslının edepli olmak olduğunubariz bir şekilde bizlere belirtilirdi.
İlim ilim bilmektir / ilim kendin bilmektir / Sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır.” Diyen gönül cilalayıcısı Yunus Emreler bizlere öncelikle “Kendimizi bilmemizi” haddimizi bilmemizi, nefsimizi bilmemizi öğretirlerdi.
Dememiz o ki, her devir ve çağda, her zaman ve an da; bizlere ilmi, edebi, ahlakı, terbiyeyi, bilgiyi, sorumluluk ve mesuliyeti öğreten, bizleri ilmik ilmik işleyerek, eğitip öğreten, hayata en mükemmel şekilde hazırlayan, geleceği daha güzel yaşamamız için gecesini gündüzüne katan öğretmenlerimize gereken saygı ve hürmeti göstermek en temel görevimiz olsa gerek...
Bu güzel günün vesilesiyle öğretmenlere karşı saygının, sevginin, muhabbetin, hürmetin, ahlakın, edebin, en yüksek seviyelerde olmasını diliyor, doğduğum ilk günden, günümüze kadar öğretmenliğimi yapan ve yetişmemde emeği geçen tüm öğretmenlerimin “Öğretmenler Gününü” canı gönülden kutluyor, mübarek ellerinden öpüyorum.
Minnet ve muhabbetle onurlu, şerefli, saygılı, bilgili, hürmetli, fedakâr bir o kadar da kişilikli, karakterli, edepli ve ahlaklı bir neslin yetişmesini sağlayan tüm öğretmenlerimizin “Öğretmenler Gününü” en içten duygularımla kutluyor, sevgi saygı, muhabbet ve hürmetlerimi sunuyorum.