Her yeni eğitim-öğretim yılını değerlendirmek, bazı konulara dikkat çekmek gazeteciler için klasik konulardan biridir.
Ben de buna uyarak bugünkü konumu buna ayırdım.
Uzun, sıcak, hareketli yaz tatilini sonrası öğrenciler okulların kavuştu.
Pazartesi günü 665 okulda eğitim-öğretim görecek 170 bin 130 öğrenci için ders zili çaldı.
Bunu eğitim ve öğretim takvimi anlamında söylüyorum.
Öğretmen yokluğu, hastalık, batı illerinde çalışma veya başka gerekçelerle ders başı yapamayan öğrenciler var.
Bazı okullarda ise tadilat çalışmaları nedeniyle evlerine dönen öğrenciler oldu.
TEOG ve Üniversite sınavları başta olmak üzere genel sınavlarda zayıf kategorisinde yer alan ilimiz, bir de öğretmen eksikliği nedeniyle zor bir süreç yaşıyor.
Zaten önemli derecede öğretmen açığımız vardı. Açığa alınan 947 öğretmenin yerine yapılan ya da yapılacak olan atamalar yeterli olacak mı?
Merak edilen en önemli soru bu.
Yeni atanan öğretmenlerden Batman’a düşen kontenjanı bilmiyorum ama öğretmen açığının olacağı kesin.
Her yıl olduğu gibi öğretmen açığı vekil öğretmenlerle kapatılmaya çalışılacak. Vekil öğretmenler hangi kriterlere göre belirleniyor?
Belli bir sınava tabi tutuluyorlar mı?
Öğrencilerle iletişimleri dikkate alınıyor mu?
Vekil öğretmenlerin eğitime ve öğretime katkılarının ne olacağı ayrı bir soru işareti olarak karşımızda duruyor.
***
Ders zilinin çaldığı bu günlerde tek sorun öğretmen eksikliği değil. Ele alınması gereken önemli konular var. Bunların başında öğrencilerin güvenliği geliyor.
Haftanın 5 günü okul-ev arasında seyrüsefer yapan öğrenciler güvende mi?
Okul servisleri ve aileleri tarafından okula bırakılıp alınan öğrenciler için yol güzergâhlarındaki tehlikeler önemli ölçüde bertaraf edilirken, en önemli tehlike okulların civarında bekliyor!
Özellikle okul civarlarında yuvalanan ve öğrencileri potansiyel gelir grubu gören art niyetli insanların olduğunu söylememe gerek yok.
Öğrencilerin harçlıklarına göz diken veya zararlı madde satmak isteyen şebekelerin varlığı inkâr edilemez.
Madde bağımlılığı yaşının gittikçe düşmesi hem okul yönetimi ve öğretmenlerin hem de ailelerin ve güvenlik birimlerinin konuya hassas yaklaşmalarını elzem kılıyor.
Mesele öğrencinin okula başlaması veya derse girmesi değildir.
Girdiği dersten ne anladığı, okul, öğretmen ve arkadaşlarıyla ilişkisi, gezdiği arkadaşlarının kim olduğu, okulda nasıl beslendiği gibi konular ailelerin ciddi şekilde sorgulaması gereken konulardır.
Veliler çocuklarını baskı hissettirmeden takibe almalıdır.
Okul yönetimi ve öğretmenler ders saatleri boyunca okulda kontrolü ele almalı, dışarıdan öğrencilere gelebilecek tehditlere karşı duyarlı davranmalıdır.
Okul dışındaki gençlerin öğrencilerle teması önlenmelidir.
Okul civarında bekleyen art niyetli kişilere hareket alanı bırakmamak emniyet birimlerine düşüyor.
Özellikle geceleri birçok okul bahçesinin gençlerin buluşma mekânı haline geldiklerini hatırlatmakta fayda görüyorum.
Bu gençler orada ne yapıyor?
Ders öğrenmeye gelmediklerine göre farklı bir mesele için buluşuyorlar.
***
Göz ardı edilmemesi gereken başka bir konu ise kantinler bütün okullarımızda kantin bulunuyor.
İyi niyetli, öğrencilerin sağlığını düşünen kantin işletmecileri var. Art niyetli demeyelim ama gıdalar konusunda titiz olmayanlar da olabilir.
Boyalı içecekler ve şekerli gıdalara dikkat etmek lazım.
Okul yöneticileri, zabıta ekipleri ve diğer ilgili kurumlar kantinleri ciddi şekilde denetime tabi tutmalıdır. Sağlıksız ürünler varsa gereği yapılmalı, gerekirse kantin sözleşmesi feshedilmelidir.
Hijyen tabi ki, kantinlerle sınırlı değil...
Ailelerin de hijyen konusunda duyarlı olması şarttır.
Öğrenciler temizlik konusunda eğitilmeli, kış öncesi grip aşısı yapılmalıdır.
Sarılık ve suçiçeği hastalıkları da dikkate alınması gereken önemli hastalıklardır. Okul yönetimleri ve öğretmenlerin de bu konuda bilinçli ve duyarlı olması öğrencilerin sağlığı açısından önemlidir.
Hasta öğrencilerin takibi yapılmalı, bulaşıcı hastalık riskine karşı gerekli tedbirler alınmalıdır.
***
Haziran ortalarına kadar devam edecek olan eğitim-öğretin yılının başarılı ve huzurlu geçmesini diliyorum.
947 öğretmenin açığa alınması veya başka nedenlerden dolayı yapılması olası eylem ve etkinliklere okul ve öğrencileri karıştırmamak lazım.
Herkes demokratik hak olan tepkisini legal çerçevede kalmak şartıyla dillendirebilmelidir. Ancak bunun yeri okul değildir.
Minik öğrencileri etkileyecek olumsuzluktan davranışlardan kaçınmak hepimizin görevidir. Okulları boykot gibi girişimlerin öğrencilere olumsuz yansımalarından başka bir getirisi ve faydası olmaz.
Bize düşen öğrencileri okuldan soğutmak değil, sevdirmektir.
Tüm anne ve babaların görevi bu olmalıdır.