Normal şartlarda 2019’da yapılması gereken seçimler yerel, genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili basın ve sosyal medya fazlasıyla ilgili olup çeşitli değerlendirmeler ve açıklamalar yapılıyor.
İnanıyorum ki bu konuda vatandaşın kafası karma karışık durumda.
Bu arada Başbakan ve Cumhurbaşkanı danışmanları, hatta Cumhurbaşkanının kendisi, seçimlerin zamanında olacağını beyan etseler de basın ve bazı köşe yazarları çok farklı ve birbirleriyle çelişen açıklamalarda bulunuyorlar.
Peki, ister erken ister zamanında yapılsa ne değişecek ki eninde sonunda o sandıklar vatandaşın önüne getirilecek.
Seçmen nasıl bir tutum takınır, hangi partiyi iktidar eder.
Bu konuya girmek istemem.
Zira bu konuda yazılan ve yazılacaklar seçmenin iradesine ipotek koymaya benzer.
İlk kez seçim olmayacak olmadı da.
Zamanı geldiğinde ister erken ister zamanında mutlak surette seçmen iradesini kullanarak tercihini yapacaktır.
Bu arada ana muhalefet partisi CHP de boş durmuyor.
Yeni plan ve projeler üreterek iktidara talip ve eskisinden çok daha farklı bir hazırlığın içinde olacaklarını beyan ediyorlar. ^
Hatta seçimlerle ilgili özellikle de seçim ittifakıyla beraber iktidar tarafından değiştirilen seçim yönetmelikleri hususun da fazlasıyla tedirginler ve İktidarı suçlayan açıklamaları da hayli dikkat çekici.
Anlayacağınız seçim hazırlıkları ilk kez çok erken başladı ve renkli bir tarzla çalışmalarla devam ediyor.
Bu arada Cumhurbaşkanı da seçimlere fazlasıyla odaklanmış durumda işi şansa bırakmak istemiyor, oldukça sıkı tutuyor.
Ne de olsa bir sistem değişikliği olacak eğer kazanırsa…
Kazanır mı?
Kazanamaz mı?
Bu konuda fikir yürütüp kişinin kendini seçmenin yerine koymasını ve net bir ifadeyle evet kazanır seçilir ve Başkan olur demek yahut bu ve buna benzer nedenlerle kazanamaz demeyi de uygun bulmuyorum.
Çünkü bu karar ve sonuçlar ne köşe yazarlarını ne diğer siyasi ve akademisyenleri fazlasıyla bilgilendirecek kadar net değil her an seçmenin fikirleri ve oy rötarları değişen bir ülkedeyiz.
Demem o ki seçmenin ne yapacağını, ne yapmayacağını önceden kestirmek, bu konuda çok net olmak, bence rasyonal bir davranış değildir diye düşünüyorum.
Her siyasinin bu olası erken seçim yahut zamanında olacak seçimlerle ve sistem değişikliği isteyen AK Parti’li lerin ve akademisyenlerin konuyla ilgili görüşlerinin yanısıra mutlaka milli iradenin de bir fikri bir görüşü olmalıdır olduğuna da inanıyorum.
Seçim sonrası çıkacak olan sonuçlar bu kararın rotasını ve sonucunu çok net olarak belirleyecek bekleyip göreceğiz.
Bu yüzden ortalığı germenin ve negatif söylem ve demeçlerle piyasayı seçim piyasasına döndürmenin bir yarar getireceğine inanmıyorum.
Doğru da bulmuyorum.
Aksine korkak olan sermayeyi ürkütür ve yatırımların artacağına azalacağı yöne kayacağına inanıyorum.
Meşhur ve klasik ama hiç sevmediğim tamamen pasif bir düşünceyi tetikleyen, “önümüzü göremiyoruz hele seçimler gelsin bitsin sonuçları ona göre değerlendiririz” düşüncesi, bana göre çok tatsız tuzsuz ve piyasaları ekonomiyi olumsuz etkileyen bir düşünce tarzıdır.
Asla böyle düşünülmemesi gereken aksine olmazsa olmazları özellikle ekonomi açısından tam gaz aktif ve yararlı projeler durmaksızın hayata geçirilmeli ekonomi durmamalı, diye düşünüyorum.