Kayyum mu kayyım mı, kıyım mı neyse artık, kimsenin arzulamadığı, oyunun kurallarının bozulduğu çiğnendiği, antidemokratik bir hali bari pozitif yönde değerlendirelim.
Dün gazetelerin bir kısmında Atanmış Belediye Başkan Vekili Ertug Şevket Aksoy’un açıklamaları vardı.
Aksoy, ilk etapta yönetimindeki belediyenin eğileceği üç temel çalışmayı belirlemiş ve bunları, temizlik, yollar ve yeşil alan olarak belirlemiş.
100 bin ton asfaltla 15 Kasım tarihine kadar bütün yolların asfaltlanacağını ve bozuk yol bırakılmayacağını belirtmiş.
Aksoy, hazırlayacakları temizlik ihalesi, makine ve işçi desteğiyle de temizlik konusunda da iddia sahibi görünüyor.
O makama atanma biçimini doğru bulmayıp, tasvip etmesek dahi umuyorum ve diliyorum ki Belediye Başkan Vekili Aksoy kendisine verilen görevi layıkıyla yerine getirir ve iddialarını yerine getirir.
Üç temel çalışma alanıyla ilgili hemfikirim ama bunlar eklenebilecek diğer belediye hizmetlerini de unutmamak lazım.
***
Özellikle son günlerde gerek Valilik ve Emniyet arasındaki yolun güvenlik gerekçesiyle, gerekse de Buket Lahmacun muhitindeki yolun çalışma nedeniyle kapatılması ve bunun yanı sıra yine güvenlik gerekçesiyle bir kimi yolların tek şeride düşürülmesi ya da daraltılması Batman’ın trafik akışını altüst etmiş en olmadık yerlerde trafik sorunu yaratmış.
Yukarıda bahsettiğim sorunlar ve daha genelde Batman’ın nüfusa kıyasla trafikteki araç sayısının fazlalığı akla en başta toplu ulaşımı getirir ki hepimizin malumu Batman’da toplu ulaşım yıllardır bir düzene bir nizama oturtulmuş değil.
Sayın Aksoy’un umuyorum ki buna dair de bir çalışma planı vardır. Ve bunu gözden kaçırmaz.
Otobüs ve minibüsleriyle toplum ulaşım sorunları bir çözüme kavuşturulabilse insanlar araçlarıyla işe gitmek yerine neden toplu ulaşımla gitmeyi tercih etmesin.
İyi bir çalışmayla toplu ulaşım olanakları geliştirilebilse insanlar araçlarını daha az evlerinden çıkaracak ve o zaman belki diğer bir sorun olan otopark sorunu da çözüme kavuşacaktır.
Otopark sorunu demişken şehrin en işlek caddelerinde en küçükten en büyüğe bütün esnafın işyerinin önünü kaldırımdan caddenin yarısına şahsi mülkü gibi kimi zaman sandalye kimi zaman sattığı ürünleriyle işgal etmesi de bir diğer sorun.
Ve bu sorunun en temel muhatabı da zabıta iken, bırakın kaldırımlarda insanlara rahat bir yürüme alanı sağlamayı, tıpkı denetlemeleri ve cezalandırmaları gereken esnaf gibi o kaldırımları kendi araçlarıyla tıkaması da bir diğer trajikomik sorundur. Zabıtanın resmi aracının kimi zaman yaya yoluna park ettiğini görmeyen yok sanırım.
***
Belediyecilik politik bir çatışma ve mücadele alanı değil elbette ama maalesef ki Kürt meselesi dâhilinde hep siyalaştırılmış ve insanlara hizmet sağlamak gerekirken belediyelerimiz tarafından politik siyasal çatışma alanlarına dönüştürülmüş.
Bu durum seçmenin beklenti ve tavırlarını da değiştirirken, vatandaş bir yandan belediyecilik hizmetlerinden mahrum bırakıldığı için lanet okur diğer yandan her seçimde de o hizmeti kendisinden mahrum edeni yine o koltuğa oturtur.
Malumunuz Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yıldızını parlatan ve onu bugün siyasal arenanın en tepesine çıkaran İstanbul Belediye Başkanlığında yaptığı çalışmalar ve hizmetlerdir. Dolayısıyla evet belediyecilik politik bir mücadele alanı olmasa da, pozitif ya da negatif yönde politik sonuçlar doğurabilecek bir alandır.
Haliyle bugün atanmasını ve halkın tercihlerinin yok sayılmasını kimse tasvip etmese de Sayın Aksoy’un belediye hizmetlerindeki performansı yıllardır sloganlar ve siyasal çatışmalar gerekçe gösterilerek mahrum bırakıldığımız belediyecilik hizmetleriyle tanışma şansı sağlar diye umuyorum.
***
Diliyorum ki devlet, kayyum atadığı belediyelere sağlayacağı imkan ve olanaklarla, insanlara temiz ve düzenli yaşanılır bir kent sağlama olanağını iyi değerlendirir.
Ve umuyorum ki belediyeciliğin artık siyasal bir tercihle değil kaliteyle yapılacağı kanaatini geliştirir ki, siyasal hareketler artık yerel seçimlerde değil genel seçimlerde kozlarını paylaşır.
Bakarsınız Sayın Aksoy, öyle bir Belediyecilik performansı ortaya çıkarır ki emekliliğinden sonra gelip Belediye Başkanlığına adaylığını koyabilecek kadar iddia sahibi çıkar.
O zaman atanmış değil seçilmiş bir Başkan olarak halkın teveccühünü kazanır. Neden olmasın?