İmam olmam hesabiyle; ölen bedenlere çok dokunmuş, ölümün soğuk yüzünü görmüş ve geride kalanların acılarına tanıklık etmişimdir.
En çok etkilendiğim ise babamın ölümü idi.
Rahmeti babam 10 Kasım 1996 yılında vefat anında yanında idim. Cenazesini de ben yıkadım. Arada bunca zaman geçmişine ragmel hatırası hala tazedir.
Ölen birisini gördüğümde, duyduğumda ve mezarlıklara gittiğimde babamın hatırası canlanır, onu rahmetle anar, Fatiha okur ve dünyanın fani olduğunu iliklerime kadar his ederim.
Dünyanın faniliğini bilmek, nimetlerini, güzelliklerini terk etmek değildir. Onun sevgisini, helal haram demeden hırs ile sahip olmasını, kalp kırmasını ve kul hakkına tecavüzünü... terk etmeye çalışmaktır.
Ölümü hatırada canlı tutmak bu konuda insana yardımcı olur.
Gece saat 01-02 Civarı, sahura kalkmaya az bir zaman kalmıştı. Ağlama sesleriyle balkona çıktım. Aşağıda merdivenlerde bir adamın başını kucağına almış bayan ve ağlayan kişileri gördüm. Oğluma; "ambülansı çağır" diyerek (evim birinci katta olduğu için) aşağıya hızlıca indim.
Üst kat komsum kalp krizi geçiriyordu, nefes alamiyor, eşi ve çocukları çaresizce feryadı figan ediyorlardı.
İlk iş zorlada olsa ağzını açtık, nefes almasını sağladık ve uygun bir yere düzgün biçimde uzatarak ambulansı bekledik.
Komşunun soguk bedeni boş bakışı, çocuklarının "baba" diye feryadi, eşinin "bizi bırakma" sözleri.
Bir daha ölümün soğuk yüzünü, dünyanın faniligi... iliklerime kadar his ettim.
Ambulansın gelişi ve gitmesi sonrası kızımın "baba ya onun yerine sen olsaydın biz ne ..." boğazında düğümlenen sözleri.
Bir kaç gün dayana bilmiş ve bayramın dördüncü günü acı haber geldi. Komşum son nefesini vermişti.
Cenazesine iştirak ettik.
Seveni çoktu.
Uzun araba konvoyu.
Yasaklara rağmen yoğun kalabalık.
Defin işlemi bitti.
İmam "telkin" yani duasını okudu.
Onca seveni baş sağlığı dileyerek mezarlığı terk etmeleri ve son olarak "bizi terk etme" diyen eşi ve evlatları. Onlar da "komşumu" mezarında yalnız bırakarak evlerine dönmeleri.
Hz. Enes (ra) rivayet edilen hadiste: Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem: "Ölüyü (mezara kadar) üç şey takip eder: Ailesi, malı ve ameli. Bunlardan ikisi geri döner, biri (onunla) kalır; ailesi ve malı geri döner, ameli kendisiyle kalır." (Buhari, Muslim)
Ölüm bir hak ve ölüm öldürülemiyor. Kabir hak ve bizi bekliyor.
Dünya fani ve bir gün terk edeceğiz.
Ölüm sonrasına da hazırlık yapmanız gerekir.
Sevdiklerimize sağ iken değer vermek gerekir.
Dünya menfaati için kalp kırmamak gerekir.
Haram yollarla; mal, mevki, güç... kazanmaya tenezzül etmememiz gerekir.
Bir de: "ya ölen ben olsaydım..." diye kendimize hesap sormamız gerekir.
Allah tüm ölmüşlerinizi/ölmüşlerimizi af etsin.