İnsanoğlunu anlamak zordur. Karmaşık yapısını ve tutarsız davranışlarını en iyi bilen, onu Yaratandır. Güçlü ve zayıf yanlarını, zaaflarını, sevincini, direncini, vefasını, sefasını, en iyi bilen bu duyguları veren ve kontrol edendir. Ne okursak okuyalım, ne kadar dolaşırsak dolaşalım, ne kadar yaşarsak yaşayalım, bahse konu mevzuları yeterince anlamlandıramıyoruz. Tam anladık derken, yaşadığımız yeni bir tecrübe ile her şeyin bir anda anlamsızlaştığını görüyoruz. Ölüm, bu tecrübelerin en acısı mı bilemem ama onu bile Yüce Yaradan yeri geldiğinde size nimet olarak sunabiliyor. Ya da size yaşattığı hüznü bir anda yırtıp alabiliyor. Yani siz ona inanıyorsanız, o sizi ölüm anında bile bir şekilde destekliyor, gözlüyor kolluyor… Sizin en yakınınız toprağa girerken, O size çok farklı şekilde pencereler açıyor, farklı deryalara daldırıyor, derin düşüncelerinizi yırtıp alıyor… Nasıl anlatılır bilmiyorum ama biz çok farklı duygular yaşıyoruz. 1 ay önce babam hastalanıp hastaneye yatınca, dünyamız yıkıldı. Annemin aynı gün rahatsızım demesi bizi çok etkilememişti. Muhtemelen babamın rahatsızlığından dolayı kendini psikolojik olarak kötü hissediyordur dedik. Annem hastaneye gelince, yoğun bakıma aldılar. Bir anda babayı unuttuk. Anne anne dedik, anne entübe edildi. Doktor direk yüzümüze, son bir aydır entübe ettiğimiz hiçbir hasta buradan sağ çıkmadı dedi… Biz en azından baba iyi çok şükür dedik. Doktorlar annenin değerleri kötü derken, baba da servisten yoğun bakıma alındı. Yoğun bakımda bile olsa baba iyi diyoruz. Baba bir anda ebediyete irtihal ediyor. Acının tarifi yok. Beklemiyorsunuz böyle bir ölümü, planlarınız var, söyleyecekleriniz, paylaşacaklarınız, pişmek için alacaklarınız… Yok artık diyorsunuz. Baba gitti, en azından anneyi bize bağışla ya Rabbi diyorsunuz. Allah annenizi bağışlıyor, aynı gün gözünü açıyor. Babanızı toprağa vermişken seviniyorsunuz. En azından annemiz dönüyor diyorsunuz. Acıyı yaşarken sevinci yutkunuyorsunuz. Yutkunurken acıyı eziyorsunuz. Bir süre geçiyor, anne konuşup odaya çıkıyor, ölüm haberini paylaşmanız gerekiyor. Acıyı paylaşıp, yaşanacak acıyı paylaşabilmek, çok acı geliyor ama diğer taraftan da koca çınarlardan birinin aile içine tekrardan transfer edilmesi, içinizi kıpır kıpır ediyor. Peygamberimiz(sav), içinizde beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasa, belalar başınıza sel gibi dökülürdü, diyor. Biz de aile olarak başımızda bir yaşlı bireyin olmamasını içimize çok zor sindirebilecektik. Yüce Yaradan bizi ondan ve onun dualarından mahrum etmedi çok şükür. Şuan kazanmak ile kaybetmek arasında ki o girft çizgideyiz. Ne yaşadığımızı bilmiyoruz ama Yüce Yaradan’ın her şeyi en güzel şekilde yaratıp en güzel şekilde sonlandırdığını müşahede ediyoruz. Ona inanan ve güvenen asla kaybetmez. O acıyı bile tattırırken size çok şey katar, yükünüzü alır, kalbinize sükunet katar. Onsuz bu acıya katlanmaksa, sizi yer bitirir. Ona inandık ona güvendik. O alanların da verenlerin de en güzelidir. O alırken de güzeldir, verirken de. O kendisine güvenenleri asla yarı yolda bırakmaz…