Ne yazık ki basın da artık sustu, susturuldu.
Halkın haber alma sesi olan basının, sesi soluğu çıkmıyor, doğruları yazmıyor.
Belki de işimden olurum veya içeri atılırım korkusu…
Peki, bu arada halk ne yapıyor?
Ne yapmalıydı?
İşte bu sorulara cevap vermek ve salt doğruları yazmak, bir makale değil, kitap yazacak kadar detay ve zaman alır.
Ama şu kesin ki halk, halen önümüzdeki kara kışın tam anlamıyla farkında değil.
Teğet geçer, atlatırız, avuntusu içinde.
Ama karakış bastırınca teğet geçmeyeceğini ve etkilerini maalesef yaşayarak öğrenecekler.
Mevcut iktidar, olayların çok iyi farkında neler yaptıklarını, neler yapmadıklarını bilmezler mi?
Sonunda gelinen sonuçlar, kendi icraatları değilse uzaylıların mı?
İstenilen önlemleri de almış değiller.
Sadece TV kanallarına çıkıp günü kurtarma peşinde olup zaman zaman da gündem değiştirme alışkanlıkları devam ediyor.
Oysa her anlamda dış politika, ekonomi, eğitim, yönetim tarzı ve bir şekilde her anlamda önümüzdeki karakışı en az tahribatla nasıl atlatmamız ve ne tür acil önlemler almamız konusunda kesinlikle samimi görünmüyorlar.
Belki de beceremiyorlar.
Ama şu kesin;
Çok çetin geçecek hayat pahalılığı, ekonomide gelinen durum, hiç de küçümsenmeyecek boyutlarda olmayıp, mutlak çok acil ve çok akılcı politikalarla önlemler alınmalı.
Emperyalistlerin çalımları ve ülkemizi getirmiş oldukları kumpasları bertaraf etmek kolay olmayacak.
Çünkü bu işin geçmişi var.
Yapılmış büyük hatalar var.
Yanlış kararlar, yanlış politikaların sonucu olarak gelinen son durum gösteriyor ki bu önümüzdeki karakış, geçmişteki kışlara hiç de benzemiyor.
Eli kanlı Trump, faşist kumpasları ve kirli oyunlarına son vermiş değil.
Adım adım bu yolda ilerliyor.
Öbür yanda Rusya Çin İran v.s ülkelerin, Suriye konusunda pasta börek paylaşımları gizli kapılar arkasında yaptıkları pazarlıkların neler olup, neler olmayacağını yakın bir gelecekte göreceğiz, izleyeceğiz.