Türkiye'de tehlikeli bir gidişat var. Medya özgürlüğü çok değerli.
Günümüzde demokrasinin denetçisi ve hukuk, adalet sisteminin toplumsal ombudsmanı olarak görev yapar.
Tabi bu tarafsız ve özgür bir medya için söylenebilir.
Türkiye'de otokontrollü ve çıkarlarına hizmet eden çirkin bir medya var.
Daha da kötüsü artık iki kampa bölünmüş doğruları ve gerçeği çarpıtan ve sorunların üzerini çarpıtan, güce tapan ve o gücün yalaklığını yapan bir medya var.
Son yıllarda tekelleşince de işte tehlikeli gidişat dediğim durum gerçekleşti.
Haber ve yorum yapanlar artık sadece bir algının parçası oldular.
İnsanlara yalan haber yanlış bilgi pompalayan ve kaynaktan, gerçeklikten yoksun bir Gureba medya var.
Eğer bir ülkede medya halkın değil paramiliter düşüncenin bekçiliğini yapmaya başladıysa bilin ki o ülkede çanlar çalmaya başlar.
... Peki, çanlar kimin için çalıyor.
Medya kaosu körüklüyor ve kaos günümüzde derin yapılanmaların yaratmak istedikleri yegane sistemdir.
Unutmayın kaos bir sistemdir ve kaos güçlü olanların ideoloji veya sınıf farkı gözetmeksizin bulabildikleri tek argümandır.
Medya bugün kaosu tetiklemek için adeta görev üstlenmiş durumda.
Ülkede medya okuryazarlığı yok.
Dolayısıyla sorgulayan ve redçi bir bakış açısı da yok.
İtaat eden ve biat eden bir toplum yaratmaya çalıştılar.
... Başardılar da.
Ve medya bunun bir parçası oldu.
Düşünün bir tefeci çok önemli bir iş insanı, başarısız bir Vali bir kahramana dönüştürülebiliyor.
Ama bunu sorgulayan hiç kimse yok.
İşte bu kaosun başlangıcıdır.
Bu bir medyanın gazetelerde yayınlanmamış vefat ilanıdır.