Bireysel özgürlükler sınırsız mıdır? Özgürlüklerin sınırı yok mudur? Bu konunun irdelenip tartışılması gerekir.
İnsanoğlu, ihtiyaçları ve fıtratı gereği yalnız yaşayamayan bir varlıktır. İnsan, birçok ihtiyaca sahip olduğu için birlikte yaşamaya mahkûmdur.
Toplum içinde yaşayan insan toplum sözleşmesine dayanan kurallara tabidir. Toplumun bir düzen içinde olması için bireysel özgürlükler sınırlandırılmalıdır.
Her toplumda düzeni sağlamak adına kurallar ve kanunlar konulur. Aksi takdirde bireysel özgürlükler çatışabilir.
Jean Paul Sartre; “Özgür olacak kadar özgür değilim” dediği sözü kendi içinde döngü barındırır gibi görünür.
Bu söz, bireysel özgürlükte kişi “İstediğim her şeyi yaparım” algısını sınırlar. Aynı zamanda insanın başkasının özgürlük alanına müdahalesini engeller.
Toplum içinde yaşayan insan “Ben özgür bireyim. İstediğimi yaparım.”,ya da “Dünyaya bir kez geldik. Canımın istediğini yaparım” demesi çatışmaya sebep olur.
Trafik akışının bile düzenli ve kusursuz işlemesi trafik için konulan kurallara uyulmasına bağlıdır.
Aile içinde her ferdin bireysel sorumlulukları vardır. Annenin ayrı, babanın ayrı ve çocukların ayrı ayrı sorumlulukları vardır.
Aile içerisinde anne;“Ben özgür bireyim, ev işlerimi yapmak istemiyorum.”, baba; “Ben canımın istediğini yaparım ve işe gitmek istemiyorum” dediği zaman aile içinde çatışma yaşanır.
Toplum içinde bir arada yaşayan insanların her istediğini yapması kargaşa ve düzensizliğe yol açar.
Örneğin komşulardan birinin; “İstediğim saate istediğim volümde istediğim müziği dinlerim.” Dediği an komşu haklarını gasp eder.
Onun içindir ki, çeşitli yasa ve yönetmelikler çıkarılır. Bu yasa ve yönetmelikler yaptırım gücü ile desteklenir.
Thomas Hobbesin; Leviathan dediği mutlak güç ve yetkilere sahip egemen gücün adı günümüzde devlettir.
Devlet yaptırımı kolluk güçleri ile sağlar. Ama bunun dışında içsel yaptırım gücü dediğimiz vicdan ve din denen olgular da vardır.
Toplum, insanın içsel yaptırım dediğimiz vicdanı ve inandığı değerler sayesinde dirlik ve düzen içinde birlikteliğini sağlar.
İnsan bu içsel yaptırım sayesinde başkasının hak ve hukukunu çiğnemez. Oysaki günümüzde bu yaptırımın işlerliği azalmıştır.
Bundan dolayıdır ki, dış yaptırım zorlanmaktadır. Dış yaptırımın düzenlemediği bazı konularda (Ahlak gibi) toplumun dejenerasyonu artmıştır.