35 yıllık gazetecilik mesleğim süresince on binlerce haber, binlerce köşe yazısı yazdım.
Yıllarca bir kurumda basın müdürlüğü yaptım.
Bu süreçte bir yerlere şirin görünüp, yaranma,
Çıkar gözetme,
Başkalarına iftira atma,
Mevki ve isim yapma,
Kirli ilişkilerde bulunma,
Gazetecilik ilkelerine aykırı davranma,
Etik kuralları çiğneme,
Herhangi bir siyasetçi ve kurumdan kişisel talepte bulunma hatasına girmedim.
Birilerinin borazanlığını yapma gibi bir yanlış içerisine girmedim.
Aksini iddia eden yetkili, iş insanı veya siyasetçi varsa hodri meydan…
Çok şükür başım dik, alnım açık.
Bu çarpık düzen içerisinde bu duruşu sergilemek ve kirliliklerden korunabilmek elbette herkese nasip olmaz.
Eksikliklerim ve eleştirilecek taraflarım yok demiyorum.
Mükemmel ve eşsiz biri olduğumu, son derece başarılı ve cesur davrandığımı, her gerçeği korkusuzca yazdığımı iddia etmiyorum.
Bazı eksikliklerimin elbette farkındayım.
Ben dahil hiç birimiz, birtakım engel ve sebeplerden dolayı gerçek manada mesleğimizi icra edemiyoruz.
Çünkü biz de insanız, geride ailelerimiz, birtakım kaygı ve korkularımız vardır.
Gazeteci dediğin körü körüne korkusuz değildir.
Ama her türlü riske rağmen meslek hayatım boyunca onurumu korudum ve hiç kimseye boyun eğmedim.
Bu duruşum bilinmesine rağmen biri kaç kişi var ki sadece çekememezlik ve kıskançlıktan dolayı haksız, mesnetsiz ve seviyesiz eleştirilerde bulunuyorlar.
Gazetede yayınlanan yazılarıma sahte isimlerle yorum yapan bu korkaklardan birinin kim olduğunu tahmin ediyorum ama tam olarak isim noktasında emin olmadığımdan hesap soramıyor ve ismini şimdilik açıklamıyorum.
Emin olun tahmin ettiğim kişi ise söz konusu kişinin nasıl bir karaktersiz olduğunu ve nasıl bir batağın içinde olduğunu anlatırsam o şahıs utancından toplum içine çıkamaz.
Ama gel gör ki her türlü pisliğe bulaşmış bu tipler her ortam ve şartta beni yıpratmak için her yola başvuruyor.
O ve onun gibilerinin işi ve gücü; onuru ve şerefi ile yaşam sürdürenleri oraya buraya ispiyonlamak ve itibarsızlaştırmaktır.
Beni tanıyanlar çok iyi biliyorlar ki polemik taraftarı değilim, ancak haksızlık ve iftira karşısında susmak da söylenenleri kabul etmektir.
Topluma, kendine ve ailesine bile bir faydası olmayan kişiliklere zaman ayırdığım için üzgünüm.
Bunun için okurlarımdan da özür diliyorum.
Haksız ve mesnetsiz iftira ve iddiaların ardı arkası kesilmeyince ve yorumların dozu gittikçe çirkinleşince burada değinme gereği duydum. Yazılarıma gönderilen bir yorumu sizinle paylaşırsam belki benim kızgınlığımı biraz olsun anlarsınız.
“Batman’dan Avrupa’ya göçün neden, sonuç ve riskleri…” başlıklı köşe yazımda son derece insani bir duruma değinmiştim.
Bu yazımdan sonra yurt dışına kaçak olarak çıkmaya çalışan Batmanlı Mehmet Y. Ukranya’da yakalanır, işkence ve kötü muamele dahil bir çok onur kırıcı muameleye maruz kalır.
Günlerce aç bırakılır, sonra gemi ile Rize’ye getirilip kolluk kuvvetlerine teslim edilir.
Bu insanın parası da gitti, kurulu düzeni ve işi de gitti.
Göç yolunda buna benzer çok fazla olay yaşanmaktayken sistemli göç ettirme planına dikkat çektiğim yazıma korkağın biri sahte isimle yorum göndermiş;
“Eline kalem alan herkes yazar olmuş, bu işin bir kriteri yok mu? Yanı iki satır yazı yazan gazeteci olabiliyor mu?”
Tabi yazının devamı da var.
Korkağa göre iki satır yazıyı bir araya getiremiyormuşuz.
Bu, düpedüz emeğe saygısızlık değil de nedir?
Aşiretsel ve akrabalık bağlarım üzerinden de başka bir yorumda hakaretlerde bulunmuş.
Bu güne kadar o ve onun gibi kişilerin beni ispiyonlamadığı yer kalmadı.
Vali, milletvekilleri, belediye eş başkanları ve emniyet müdürlerine gidip hakkımda iftiralarda ve mesnetsiz iddialarda bulundular.
Şimdi de sahte isimlerle internet ortamında yazılarıma yalan ve yanlış hakaretler yazıyorlar.
Bu kişilere buradan sesleniyorum, onur ve haysiyetiniz varsa gerçek isminizle yazın. Benimle ilgili ne biliyorsunuz, açıklayın.
Öyle takma isimlerle iftira ve hakaretlerde bulunmak, kapalı kapılar ardından benim hakkımda ispiyonculuk yapmak, ahlak ve onur sahibi hiçbir insana yakışmaz.