Gazetecilik dünyanın en zor işlerinden biridir. Elinizde çok keskin bir kılıç vardır ve bunu sallamanız gerekmektedir. Sallamazsanız, kimse sizi sallamaz! Sallarsanız, saldırıya uğrarsınız! Aslında sizin saldırıları sallamamanız gerekir. Çünkü bu, işin doğasında vardır. Siz doğruları yazarsanız, yanlış olanlar sizden rahatsız olur. Rahatsız olanlarda bir şekilde size zarar vermek ister. İşinizi hakkıyla yapmaya niyetliyseniz, bunları bilerek yola çıkmalısınız. B şıkkındaysa, yalakalık, şakşakçılık, dalkavukluk, salla başı al maaşı var. B şıkkı iyi hoşta, biz buna gazetecilik demiyoruz. Etikette, kartta yazsa da toplumdaki karşılık bellidir. Toplum A şıkkındaki gazeteciyi ister, cesur, yürekli, araştıran, soruşturan, bildiklerini kanun ve ahlak sınırları içerisinde ayrım yapmadan yazabilen. Lakin gazetecinin öyle olabilmesi için ciddi bir toplumsal desteğe ihtiyacı vardır. Uyuşturucu çetesinin çarkına çomak sok, tefeciyi ifşa et, hırsızı açıkla, örgütü eleştir, siyasileri uyar, bürokrata ayar, sonrada git koltuğuna otur, öyle mi? Bu işi meslek olarak yapan adamlar da aile geçindiriyor. Kira veriyor, sigorta, elektrik, su, doğal gaz, baskı, kağıt, yakıt parası veriyor. Siz bir abone yapmaz, reklam vermez, takip etmezseniz, adamlar aç kalır. Aç adam kahramanlık yapamaz. Geçinmek için birinden destek aldıysa, adı rüşvetçi olur, ek iş yaptıysa, inşaatçı, matbaacı, baskıcı, işçi olur. Destek aldığı şahıs, kurum ve kuruluşlarda, “sakın benim gölgeme laf etme, ben dans bile etsem, sen ibadet ettiğimi yaz”, derler. Yazmazsan kızarlar. Dansı yazarsan, taşlarlar. Sen ibadet etti diyeceksin! Yoksa desteği keser, şikayeti basar, gırtlağını sıkar! Öyle yasa kanunla da değil. Aileni arar, ticari ve sosyal ilişkilerini baltalar, itibarını karalar! Halk destek vermezse, gazeteci de kendisine şantaj yapan adamlara rest çekerse, nasıl dönecek çark. Hırsızlık, yolsuzluk, ahlaksızlık nasıl yazılacak? Su ile mi yazılacak, suya mı yazı yazılacak? Gazeteci güce karşı duracaksa, güçlü olmalıdır. Hem maddi hem manevi olarak desteği hissetmelidir. Hissediyor muyuz o gücü!? Sonrada vay efendim niye yazmıyorsunuz. Bugüne kadar mahkeme salonlarına veya hastahane koridorlarına düşen kaç gazeteciyi ziyaret edip destek verdiniz? Tam tersine, sevmediğiniz adamları eleştirince, bravo bravo, sizi eleştirince, hain, ajan, provakatör... Güç kimdeyse, gazeteler benim istediğimi yazsın, yoksa şey yaparım! Ne yaparsın, biliyorsunuz işte millete ne yaptığımızı! Bunu tek taraflı söylemiyorum, legal, illegal güç sahibi kim varsa, bu kafada. Bizi hep iyi güzel yazsınlar. Eleştiriyorlarsa, kesin art niyetlidirler. Kimsede arayıp teşekkür ederim, siz yazdınız biz bu durumu düzeltiyoruz demiyor. Kimse derken, istisnalar olduğunu söylemek isterim. Eleştirildiği halde kızmayan, arayıp, görüşüp, durumu izah eden ADAMLAR da var. Adam olmak zordur, tehdit etmekse kolay. Ben kendi adıma söyleyeyim, çok şükür, kendi gazetemi çıkardığımda da şimdi de bu işten hiçbir maddi beklentim olmadı. Onun için de kafam rahat. Lakin rahat olabilmek için zeminin de uygun olması gerekir. Usulsüz ilişkilerle bizi yıldırmaya çalışanlar, bize padişahım çok yaşa dedirtmeye çalışanlar, siz padişah değilsiniz!