Toplumun ifsad olmasının en önemli sebebi Peygambersizliktir!
Peygamberin olduğu yerde anarşi, kan, gözyaşı, cehalet, sapkınlık, duyarsızlık, hırsızlık, yolsuzluk ve yalancılık olmaz.
Bugün bunların tümünün toplumun günlük hayatının parçası olması, Peygamberin günlük hayattan uzaklaştırılmasından kaynaklanıyor.
Sokağa çıkıp çocuklara Peygamberinizin ismi nedir diye sorarsanız,
Mutlaka bilirler ama ne kadar tanırlar o tartışılır.
Buradan bakınca da Kurtuluş savaşında gerçekten kurtulmuşuz mu diye bir soru geliyor aklımıza.
Gerçekten yenip denize döktüğümüz bir düşmanın, alfabesinden yaşam tarzına, giyiminden, ahlaksızlığına, kanunundan karununa, içkisinden kumarına, Osmanlı düşmanlığından Peygamber düşmanlığına kadar, her türlü hasletini almak mümkün mü?
Mümkün değil bence!
Bunların tümünün devlet eliyle yapılmasının başka bir açıklamasının olması gerekir!
Bu açıklamayı ben yapmayacağım, siz düşünün!
Bugün cadde sokaklarda, statlarda ve her yerde Peygamber isminin zikrediliyor olmasının mutluluğunu paylaşacağım.
Yıllardır, toplumdan soyutlanmaya çalışılan Peygamberin, hane hane, fert fert, hücre hücre yayıldığı günlerin sevincini yaşıyorum.
Devlet artık Peygambere düşmanlık etmiyor!
Millet artık Peygamber’i yaşamak ve yaşatmak için organizasyonlar yapıyor!
Organizasyonlarda on binler hatta yüz binler bir araya geliyor.
Onun yaşamı, ahlakı, hoşgörüsü, mücadelesi, aşkı, sevgisi, savaş ve barış anlayışı…
Bunların konuşulması, zikredilmesi, örnek alınması…
Bu yapılırsa başka hiçbir şey yapmaya gerek yok. Çünkü onun yaşamında barış içerisinde yaşamakta, savaşı kazanmakta, uzaya gitmekte, halka adalet içerisinde hükmetmekte, kadına sevgiden çevreye saygıya, hayvan haklarından, anne baba ve komşu hakkına kadar her şey var.
Onu sevin, onu tanıyın, onu yaşayın.
Göreceksiniz ki her şey çok daha güzel olacak.
Onu seviyoruz diyen kuru cümleler, bu kapsama asla girmez.
Sevmek, bilmektir, sevmek okuyup tanımaktır, sevmek dediğini yapmaktır, örnek almak, yaptığını yapmak, yapmadığını yapmamaktır…
Kuru sevgi cümleleri sevgi değil büyük bir yanılgıdır!
***
Sivas’a bir görev için gitmiştim. Bizi ziyarete Alevi bir muhtar geldi.
Bir çay alabilir miyim dedikten sonra, kusura bakmayın, Ramazan ayı muhtemelen siz oruçlusunuzdur ama ben Aleviyim…
Bende merakımdan; siz Hz. Ali’yi lider, önder ve örnek olarak alıyorsunuz değil mi dedim.
Evet, tabii ki dedi!
Peki, Hz. Ali’inin oruç tutmadığı, namaz kılmadığı gibi bir iddia, tez veya şüphe var mı?
Yok dedi!
O zaman bu nasıl sevgidir, bu nasıl önderlik nasıl örnekliktir.
Hz. Ali kalksa muhtemelen aleviyim deyip vücuduna onun dövmesini, kolyesine Zülfikarını, Atatürk’ün yanına onun fotoğrafını koyanların tümümün kellesini vururdu, dedim!
O hiçbir şey demedi!
Peygamberimiz Hz. Ali gibi kelle vurmaz ama sevgisini esirgeyenden sevgisini esirgeyebilir!
Bu da en büyük fakirlik olur!
Bu fakirliktir bugün toplumda ki çöküşün sebebi.
Zayiat çok büyük!
Daha çok okumalı, daha çok okutmalı, daha çok anlatmalı ve daha çok anlamalıyız!
Peygamberin toplumun her zerresine sirayet ettiği yarınlar dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın…