Urfa İmam Hatip Lisesini okuyup vakıflar yurdunda kaldığım dönemler idi. Yurdumuz Balıklı gölde ve avlusunda cami vardı. Her Ramazan geldiğinde caminin imamı hutbesinde “Recep, Şaban ve hoş geldin Ramazan” sözleriyle bizlere ve cemaate Ramazan orucunu hatırlatırdı. Bunca yıl geçmesine rağmen her Ramazan geldiğinde o hocamızı rahmetle anar, hayalen o camiye giderim.
Recep, Şaban derken bize, tüm İslam alemine, insanlığa barış huzur ve rahmet getirmesi dileğiyle bize de hoş geldin Ramazan diyoruz.
Gerçi İsrail katliamı, Filistin’deki acı ve göz yaşları, İslam alemindeki tefrika, birbirine güveni olmayan nesiller, hain, münafık, kafir ve mürtet suçlamalarının normalleştiği İslam’ın ilk kıblesinin işgal girişiminin meşrulaştığı bir döneme denk gelmesi bizleri üzmektedir.
Ramazan; nefsin terbiye edilmesi, fakirin, işsizin, kimsesizin ve biçarelerin halinden anlamanın, suyun, kuru ekmeğin kadrinin bilindiği bir aydır.
Bu ay kişinin kendi nefsini hesaba çektiği, komşu ilişkilerini, akraba bağlarını güçlendirdiği bir ay olmalıdır.
Yine hoş geldin, safa getirdin, bizlerin uyanmamıza, birlik ve beraberliğimize vesile olması dileğiyle tekrar hoş geldin diyoruz.
Şeytanlar bağlanırken, bizlerde dilimizle, halımızla, malımızla, davranışımızla, kalp kırmadan, gönül kazanarak, duaları hak edecek bu ibadet yerine getirmeliyiz.
İbadetler Allah’ın rızasını kazanmak için yapılır. Bunun dışındakiler makbul olmadığı gibi kıymeti kaderiyesi de yoktur.
Cennete girmek, Cehennemden kurtulmak, başkalarını memnun etmek, spor, sağlık ve her ne ad altında olursa olsun ibadet yapılmaz. Onun için ibadetleri basite indirmek, işin felsefesinden ziyade “Allah emir etmişse” onun için yerine getirmek en doğru olanıdır.
İşte oruçta Allah emri olduğu için tutarız. Sağlığımıza faydası, aççın halini bilme, nimetin değerini anlamak ibadetin gayesi değil, Allah’ın biz kullarına bir ikramıdır.
Yüce Allah Bakara, 183
“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.
185: “(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirdiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu ay’a ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutmadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir. (diy.meal)
Allah nasip ederse bu Ramazan ayı boyunca sizinle beraber olacağız. Orucun güzelliklerini, adap ve sünnetlerini, teravih namazı ve önemini yazmaya çalışacağım. Soru ve önerileriniz ile katkılarınızı beklerim.
Ramazan, şeytanların bağlandığı, Allah’ın rahmetinin sağanak sağanak yağdığı bir aydır. Bu ayın önemini anlayan manasına uygun ibadet yapanların af olunduğu bir aydır.
Ramazan; insanın kendini bilme, yaradanını tanıma, fakiri, yoksulu ve aç olanı anlama ay’ıdır. Bu ay’ın bir başka güzelliği de bu ay’a mahsus yatsı namazından sonra kılınan teravih namazıdır.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem:
“Kim Ramazan namazını (Teravih) inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek kılarsa onun geçmiş günahları bağışlanır.” (Müslim)
Orucun değil Ramazan ayına özel bir namaz olan teravih, mezheplerin ittifaki ile sünnet-i müekkede bir ibadettir. Camide ve cemaatle kılınması da sünnettir.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem:
“Şüphesiz Allah Ramazan orucunu farz kıldı. Ben de Ramazan gecelerini ihya etmeyi sünnet kıldım. Her kim inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek Ramazan’ı oruçla, gecelerini namazla ihya ederse, anasından doğduğu gün gibi günahlardan temizlenmiş olur”. Buyurdu.