Rahmetten kovulmuş şeytanın şerrinden, bütün mahlukatı yaratan Allah’a sığınırız. Şeytan ki tüm salih amellerimizi, salih işlerimizi engellemek için devreye girer ve bizleri Allah'a giden yolumuzdan alıkoymaya çalışır. O şerden Allah' sığınıyoruz ve sığınalım. Rahman ve rahim olan yüce Allah'ın adıyla. Onun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca onun emriyle söylüyor ve anlatmaya başlıyoruz. Tüm övgü ve takdirler Allah'a mahsustur. Salat ve selam Kainatın efendisi, rehber ve rahmet Peygamberi efendimiz Muhammed sav’me, tertemiz ehli beytine, onun güzide ashabına ve kıyamete kadar onların izinden şaşmadan yürüyen tüm bahtiyar müminlerin üzerine olsun.
Değerli okurlar, bugünkü sohbetimizde Orucun Vucûbiyetinin ve Sıhhatinin Şartlarını sizlerle paylaşmaya çalışacağız inş.
Ramazan orucunun vacip olması için aşağıdaki şartların bulunması gerekir:
1. Müslüman olmak.
Oruç, kâfire vacip değildir. Kâfir, dünyada oruç tutmaya zorlana¬maz. Çünkü kâfir İslâm'a girmedikçe orucunun bir anlamı olmaz. Fakat ahirette, oruç tutmadığından dolayı cezaya çarptırılır. Yine aynı şekilde İslâm'ın diğer farzlarını terk etmesinden ötürü de ceza görür.
2. Mükellef olmak.
Eğer buluğ çağına gelmemiş veya aklı eksikse o kişiden sorumluluk düşer. Mükellef olmayan bir kimse de dinî görevlerden herhangi biri için zorlanamaz.
Bunun delili, Hz. Peygamber'in şu sözüdür:
Üç kişiden kalem kaldırılmıştır: Uyanıncaya kadar uyuyan kimseden, buluğa erene kadar çocuktan, akıllanıncaya kadar deliden.
3. Oruca engel olan veya oruç tutmamayı mubah kılan bir özrün bulunmaması
Oruca engel olan özürler şunlardır:
a. Günün herhangi bir saatinde hayız veya lohusalı olunması.
b. Delilik veya baygınlığın bütün gün devam etmesi.
Günün herhangi bir saatinde kişinin aklı başına gelir veya ayılırsa özrü düşer. Günün geri kalan kısmını, yiyip içmeden geçirmesi gerekir.
Oruç tutmamayı mubah kılan özürler de şunlardır:
a. Sahibini zarara uğratan veya şiddetli bir elem ve gevşekliğe yol açan hastalıklar.
Eğer hastalık, kişinin ölümüne yol açacak derecede ağırsa, o zaman orucu bozması farz olur.
b. 83 kilometreden az olmayan bir sefere çıkmak.
Ancak seferin, mubah bir şey için olması gerekir. Ayrıca seferin bütün gün devam etmesi şarttır. Mukim olduğu ve oruçlu olarak sabahladığı yerden, günün ortasında sefere çıkmaya niyet ettiği zaman orucunu bozması caiz olmaz. Bunların delili, şu ayettir:
Hasta olan veya seferde bulunan kimse, tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde orucunu tutsun. (Bakara/185)
c. Oruç tutmaktan aciz kalmak.
Bu bakımdan yaşlılıktan veya şifası umulmayan bir hastalıktan ötürü oruç tutmaya gücü yetmeyen bir kimseye oruç farz değildir. Çünkü oruç, ancak oruç tutabilecek kimseye farzdır. Bunun delili de şu ayettir:
“Oruç tutmaya gücü yetmeyenlere, bir fakirin doyumluğu kadar fidye vardır.”(Bakara/184)
Ayette geçen yutikûnehu kelimesi, yutevvekûnehu şeklinde de okunmuştur. Böyle okunduğunda 'oruç tutmak için gayret gösterdikleri halde oruç tutmaya güç yetiremeyenler' anlamına gelir.
İbn Abbas şöyle demiştir.- “Burada kastedilenler, yaşlı erkek ve kadınlardır. Çünkü onların oruç tutmaya güçleri yetmemektedir. Bu yüz¬den her gün için bir fakiri doyurmaları gerekir.
Mevlam güç yetirenlerden kılsın. O gücünü hayırda ve hayırlı amelleri yapmayla geçirmeyi nasip etsin.Bu mübarek ayın kıymetini idrak edip hakkını verenlerden eylesin.Mevlam orucumuzu,ibadetlerimizi,teravihlerimizi,dua ve zikirlerimizi katında kabul buyursun. Amin