Bediüzzaman:
“Ramazan-ı Şerifteki savm (oruç), İslamiyetlin erkan-ı hamsesinin (İslam’ın beş rüknü) birincilerinden dir.
İşte Ramazan-ı Şerifteki orucun çok hikmetleri, hem Cenab-ı Hakkın rububiyetine, hem insanın hayat-ı içtimaiyesine, hem hayat-ı şahsiyesine, hem nefsin terbiyesine, hem inam-ı İlahiyenin şükrüne bakar hikmetleri vardır…
İşte, Ramazan-ı Şerifteki oruç, hakiki ve halis, azametli ve umumi bir şükrün anahtarıdır. Çünkü sair vakitlerde mecburiyet tahtında olmayan insanların çoğu, hakiki açlık hissetmedikleri zaman, çok nimetlerin derk edemiyor. Kuru bir parça ekmek, tok olan adamlara, hususen zengin olsa, ondaki derece-i nimet anlaşılmıyor.
Hâlbuki iftar vaktinde, o kuru ekmek, bir müminin nazarında çok kıymettar bir nimet-i ilahiye olduğuna kuvve-i zaikası şahadet eder. (Risale-i nur Ramazan risalesi)
Ramazan ay’ı tüm güzelliğiyle devam ediyor.
Emekli ve de ek iş yapmayan biri olarak: Sahur yemeği, oruca niyet, sabah namazı, uyuma, öğleye kadar yazı yazma, kitap ve Kur’an okuma , öğle namazı, mukabele ile Kur’an dinleme, biraz dost ahbap ilişkileri, derken ikindi vaktı, camiye gidip ikindi namazı kılma, ahrete göçmüş yakınlarımıza hatim indirme derken, akşam vakti ve iftar açma, çocuklarla vakit geçirme, yatsı namazı, teravih ve yarının orucuna niyet etme kısaca günüm böyle geçiyor.
Birde çalışan ve Ramazan orucunu tutanlar var Allah onlara yardım etsin işte orucun hassını tutanlar bunlar. Allah, bizim orucumuzu da onların suyu hürmetine kabul etsin.
Hem çalışıp helal rızık kazanırken, tüm sıkıntılara ve zorluklara rağmen, sırf Allah’ın rızası için yemeyi, içmeyi bırakmak büyük bir ibadetin ve Allah’a teslimiyetin bir nişanesidir.
Selmanı Farisi (ra) nakledilen bir hadiste Şaban ay’ının son günüde, peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem bize hitap etti ve şöyle buyurdu:
“Ey insanlar! Size büyük bir ay belirmiştir. Bu ay, mübarek bir ay’dır. İçinde bin aydan daha hayırlı olan bir gecenin bulunduğu bir aydır. Allah bu ayda oruç tutmayı farz kıldı ve gecesini nafile ibadetlerle değerlendirmenizi istemiştir.
Kim bu ay’da bir hasletle/ özellikle Allah’a yaklaşırsa (o hasleti vesile kılarsa), bu ay’ın dışında farzı yerine getirmiş gibi olur. Kim bu ay’da bir farzı yerine getirirse, bu ay’ın dışında yetmiş farzı yerine getirmiş kimse gibi olur.
Bu ay sabır ay’ıdır. Sabrın sevabı ise cennet tır. Bu ay, hayır ve iyilik ay’ıdır, müminin rızkının arttığı bir aydır.
Kim bu ay’da bir oruçluya iftar ettirirse, bu onun günahlarının affına, cehennem ateşinden kurtuluşuna vesile olur ve oruçlunun sevabından hiçbir azalma olmadan aynısı onun içinde olur.
(Sahabeler) dediler ki:
“Hepimiz oruçluya iftar ettirecek bir şey bulmayabiliriz?
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Allah, bu sevabı, oruçluya bir hurma ile veya bir yudum su ile ya da bir yudum süt ile iftar ettiren kimse için de verecektir.
Bu ay’ın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden kurtuluştur.
Kim kölesini/ hizmetçisinin, çalışanının yükünü hafifletirse Allah da onu cehennemden azat eder.
Bu ayda dört hasleti çoğaltın: Bunlardan iki tanesiyle Rabbinizi razı edersiniz, iki tanesine de ihtiyacınız vardır.
Rabbinizi razı edeceğiniz iki haslet: Allah’tan başka ilah olmadığına şahitlik etmeniz ve ondan af dilemenizdir.
Muhtaç olduğunuz iki haslet ise, Allah’tan cenneti istemeniz ve cehennemden O’na sığınmanızdır.
Kim bu ayda oruçluyu doyurursa, Allah da ona benim havuzumdan bir yudum içirir ki, artık o, cennete girinceye kadar bir daha susamaz. (beyhaki, Şuabul iman 5/223; esselat)
Devam edecek