Rahmet ve mağfiret ayı olan Ramazan’dan istifade etmenin bir yolu da teravih namazını kılmaktır.
Sakın tembellik edip rehavete kapılarak bu ibadeti terk etmeyelim.
Sünnet deyip teravihi önemsiz görmeyelim.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem:
"Ümmetimin fesadı zamanında kim sünnetime temessük ederse (yapışırsa), ona yüz şehid ecri vardır."( el-Bağavi, Hüseyin b. Muhammed eş-Şafi, Mesabihu’s-Sunne,)
Ramazan Ayı öyle bir ay dir ki; her yönü ile değerlendirme, istifadenin en iyisini elde etme ve mükâfatın en ekmelini için fırsat sunan bir aydır.
Gündüzü; oruç tutarak, Kur'an okuyarak, zikirler yaparak, âlemi temaşa ederek Allahın azametini tefekkür ederek geçirilmelidir.
Kotu söz söylememek, dinlemekten uzak durarak bize karşı söylenecek kötü söze de "ben oruçluyum" cevabını vermemiz gerekir.
Kendimizi "aç ve susuz" bırakma yerine orucu tüm azalarımızla tutarak Ramazan-ı dolu dolu geçirmeliyiz.
Yüce Allah:
“Bu dünya hayatı sadece bir eğlence ve oyundan ibarettir. Asıl hayat ahret yurdundaki hayattır. Keşke bilseler!” (Ankebut 64 ayet) ayetini defalarca düşünmek gerekir.
Muvakkaten kaldığımız dünya hayatı için iyisini kazanmaya çalışırken ebedi hayatımız olan ahiret yurdu unutulmamalı ve bu ay bir fırsat bilinmelidir.
Ramazan ay’ı yirmi dort saat yanı gündüz ve gecesiyle ibadet ayıdır.
Günaha girilmediği müddetçe her hali sevap kazanılan rahmet ayı dir.
Hz. Aişe (ra):
"Resulullah aleyhissalatü ve selam Ramazan ayında, diğer aylarda görülmeyen bir gayrete girerdi. Ramazanın son ön gününde ise çok daha şiddetli bir gayrete geçerdi. Son on günde geceyi ihya eder, ailesini de uyandırıldı, izarını da bağlardı." (Buharı, Muslim, Ebu davud, Tirmizi ve Nesei)
Geleceğimizin teminatı, neslimizin devami, malımızın varisi ve Allahın bize emaneti olan çocuklarımızı bu ayın manevi havasını tenefüs etmesine yardımcı olalım.
Sahura kalktığımızda onları da kaldıralım. Bizlere dua etmesini onlardan isteyelim. Heveslerini kırıp "küçüksün, tutamazsın, zayıfsın, büyüyünce tutarsın" demeyelim. Tutabildiği kadar tutsun zorlamiyalim teşvik edelim.
Onları teravihte camiye götürelim, "yaramazlık yapacak, cemaati rahatsız edecek bahanesine sığınmayalım.
Çocukların yaramazlığına kulak vermeden namazımızın huşuuna önem verelim.
Teravih namazı erkek ve kadınlar üzerine müekked (farza yakın) bir sünnettir.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem, Hülefa-i raşidin ve sahabe devam etmiştir.
Camide cemaatla kılınması da sünnettir. Çünkü Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem Ramazan'ın üçüncü, beşinci, yedinci ve yirminci bu namazı mescitte cemaatla kılmıştır. Müslümanlara farz olur endişesi ile kendisi imam olmamıştır. (Rivayet ebu Zer, Buharı ve Muslum de Hz Aişe den rivayet etmiş kütübü site, islam fik. ansik.)
Teravih namazı Hz. Ömer (ra)'in emriyle Übeyy İbnu Ka'b'ın imamlığinda cemaatle kılınmaya başlanmıştır.
Ebü Hüreyre (ra) buyurdu ki: "Resulullah aleyhissalatü ve selam, Ramazan'da, mescidin bir kenarında namaz kılmakta olan bir guruba uğramıştı.
"Bunlar ne yapıyorlar?" diye sordu. "Bunlar, yanlarında (ezberlenmiş fazla) Kur'an bulunmayan kimselerdir. Üvey İbnu Ka'b (ra) bunlara namaz kıldırıyor!" dediler. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem: "İsabet etmişler, bu davranış ne kadar iyi!" buyurdular" ( Ebu davud)
Ramazan ayında israfa kaçan ziyafetler, şatafat ve eğlence doğru değildir.
Dinimiz İslam, yaptığım araştırmada ramazan gecelerini müzik, eğlence, ilahi, meddah, ateş gösterileri… v.b ile ihya etmenin fazileti hakkında bir bilgiye rastlamadığımdır.
Bize düşen görev Bu ayda daha fazla duyarlı olmak, fakiri, yetimi, kimsesizi, mağduru, mazlumu, hastayı, yaşlıyı, akrabaları ziyaret etmek imkanlar dahilinde yardım etmektir.
Lokantada 40-50 bin olan iftar menüyü yemek yerine onu infak edip mütevazı bir iftar açmak olmalıdır.