“Bir bez parçası” diyerek başlamıştı her şey.
Ve tarihin en büyük zulümlerinden biri yaşanmıştı. Kadınlarının başörtülerine uzanan eller zorla baş açtırma şenliklerine dönüşmüştü karanlık tarihimizde.
Malum, Dönem seçim dönemi…
Küp; içinde olanı dışı sızdırır. Kişinin fikri ne ise zikri de o dur. Tîneti ne ise dışada onu aksettirir.Bazıları birilerine “sübliminal mesaj”yani “biliçaltımızı yönetmeye yönelik” mesajlar vermeye başladılar.
Ülkenin demografik yapısı ve oy potansiyeli belli. Ne yaparsa yapsın sol zihniyetin demokratik bir seçimle iktidar olması mümkün değil.Kendisi gibi düşünmeyen kitlenin oylarını almaya ihtiyacı var. İşte tamda “dananın kuyruğunun koptuğu” yer burası..
Birileri karşı mahallenin oylarını alabilmek için birilerini ikna etmesi gerekiyor. Bir yandan kendi düşüncesinde olanları etrafında tutmaya çalışırken, diğer yandan inanmadığı düşünce sahiplerini ikna etmeleri lazım.
Sonuçta bu zatı muhteremler ne idüğü belirsiz “yanar döner” bir yapıya bürünüyorlar.
Bu siyasetçilerden biri ve de yedi devin başı Kemal Kılıçdaroğlu…
Birilerinin işaretiyle bugüne kadar başarılamayanı başararak, ülkenin her renkten insanını liderliği altında toplamış başarılı bir lider profili çiziyor veya çizdiriliyor.
Herkesi “Halil İbrahimSofrasına” davet ediyor. Malum “Halil İbrahim sofrası”Allah dostu Hz. İbrahim’in yoldan geçen misafirlerine hiçbir karşılık beklemeden hizmet sunduğu yemek sofrası…
Bu isim altında daha şimdiden ülkenin kaynakları ekipler arasında pay edilmiş, herkese bir köşe sunulmuş. Dokuz başlı bir dev oluşturulmuş maalesef…
Bu nedenle bir yandan dindarlarla barışık gibi görünmeye çalışırken diğer yandan “küpün içindekini sızdırması misali” dindarların değerlerini çizmeleri altına alarak, aslında dine saygısının olmadığını bilinçaltı algılarla göstermeye çalışıyorlar.
Ne dahice değil mi? Veya Şeytanca! Dâhiliğiile Şeytana külahını ters giydirecek kadar!
Namaz kılmayan bir zat, neden seccadeye basar?Bunu anlamak mümkün değil.
Tamam, namaz kılmazsın, kimse sana “Neden kılmıyorsun?”demez. Ama namazın simgesi ve temizliğinin sembolü olan seccadelere neden ayakkabılarla basarak pozlar verirsin? Diye sorarlar adama…
Temizliğin sembolü olan ve üzerinde namaz kılınan seccadelere çizmelerinizle hem de toplu halde basma rahatlığını kendinizde nasıl bulabiliyorsunuz? Şaşılacak bir durum doğrusu…
Evet; Seccade ilahi kutsallardan değil. Ekmek gibi, sancak gibi, bayrak gibi…
Ama o da ibadetin sembollerinden bir sembol neticede. Her ne kadar uğrunda ölünecek bir sembol olmasa da temsil ettiği görev gereği “Allaha kulluğun mekanı”olarak bir değere sahip. Bu nedenle saygıyı hak ediyor.
Eğer birileri Seccadeye saygı göstermeyecek kadar değer vermiyorlarsa, iktidar olduklarında dinimize, inancımıza, düşüncemize de saygı göstermeyecekleri aşikar.
Üstelik K. Kılıçdaroğlu’nun“şecaati kabahatinde büyük.”Çünkü seccadeyi değersiz gördüğünü söylemiyor. Eğer “Seccadeninbir değeri yok.” dese mesele anlaşılacak. Ama bunu söylemek yerine Seccadenin kutsal değerini kabul ederek özür diliyor. Aslında bu taktir edilecek bir durum iken pekte öyle olmuyor neticede.
Eğer “özrü kabahatinden büyük olmasa”“Yerdeki seccadeyi görmedim.” Diyerek affını beyan ederken çok daha büyük bir “gaf”işlemezdi.
Neden mi? Şimdi burda durup büyük resmi görmek gerek.
Bu zatı muhterem!“Lider olacağım.” diye yola koyulmuşbiri olarak,gönül rahatlığıyla çizmeleriyle seccadeye basarak poz verebiliyorsa ve bu nedenle kendisinden seccadeye basmanın hesabı sorulduğunda “Yerdeki seccadeyi görmedim.” Diyerek affını istiyorsa adama sormazlar mı?
“E hey bre Gafil!
Sizler ayaklarınızın altında bulunan temizlik sembolü seccadeleri göremeyecek kadar kör, sağır ve de gafil iken, nasıl olurda dört düvelin iştahlarını kabartan, üzerinde her türlü oyun ve hilelerin döndüğü, etrafının düşman güçleriyle çevrildiği, zayıf düşürülüp parçalanması için etrafının savaşçılarla sarıldığı “Türkiye Cumhuriyetini yönetmeye”hangi yüzle talip olacaksınız?
Bilmezmisiniz ki? Etrafına toplatılanlarla ülkeyi yönetmeyi değil, ülkeyi istikrarsızlaştırmayı hedefliyorlar. Çünkü istikrarsız bir ülkeyi bölüp parçalamak, Kurtlar sofrasına çevirmek çok daha kolay olsa gerek.
Kaldı ki “kendisine operasyon yapıldığını iddia eden Kılıçdaroğlu’nun; kendi üzerinden ülkesine yapılan operasyonu görmeyip, sırf iktidar hırsı ile samimi Müslümanlara sığınmasının dürüstlüğünü de Samimi Müslümanların ferasetine bırakmak gerek.