7 Haziran yaklaştıkça seçim komedisi de daha çok sahne almaya başladı. İlk perde de malumunuz temayül yoklaması oldu. Neyi nasıl yokladıklarını biliyorsunuz. Ama ne bulduklarını maalesef bilme şansımız olmadı.
Temayül, politik çevrelerin siyasi manevralarıyla dilimize dolanan, anlamını birçoğumuzun bilmediği bir kelime idi. Seçim süreci ile alakalı alakasız herkes duydu. Ama ne olduğuna dair yarım yamalak bilgilerle ahkâm kesmeye başladık.
Türk Dil Kurumunun sözlüğüne bakın, temayül bir tarafa eğilme, meyletme anlamına geliyor. Kim kime niye nasıl eğiliyor ya da meylediyor bilmiyorum ama ben kelimeyi, gerek üstlendiği politik yük için gerekse de anlamı itibariyle sevmedim. Sevmemekle beraber madem insanlar yoklanıyor ne bulunduğu da ilan edilmeli değil mi?
Seçim komedisinin ikinci perdesi ise yine temayül yoklamasının STK’ları telefon ve mesajla taciz etme teranesiydi. Neymiş sivil toplum örgütlerinin yönetim kurullarında yer alanların adını ve iletişim bilgilerini alan her aday adayı ya mesaj attı ya da telefonla arayıp “desteğinizi bekliyoruz” dedi.
Hiç tanımadığınız insanlar sizi arayıp desteğinizi beklediğini söylüyor. Aramızdaki tanış olma hukukundan cesaret alıp arayanları ya da mesaj atanları hariç tutarak “neden sizi destekleyeyim ki” diyesim geldiyse de nezaketsizlik etmek istemediğimden “hayırlısı” demekle yetindim birçoğuna.
AK Parti teşkilatı, seçim komedisinin STK temsilcilerine dönük temayül yoklamasını daha iyi yazabilir ve daha iyi oynayabilirlerdi ama maalesef performansı çok iyi değildi teşkilatın.
Tam bir kara mizah örneği olan sahnede, birçoğunu tanıdığım ve içlerinde saygın kimliğiyle bulunanlar dahil onca aday adayını, insanların önüne o şekilde çıkarmak hiç etik ve şık olmadı.
Kendini temayül komedisinin heyecanına kaptıran kimi aday adayları kapıda el ilanları dağıtmakla yetinse de gözüm iki tepsi baklava aramadı değil.
AK Parti’nin daha önce yaptığı temayül yoklamasının sonuçlarını bırakın vatandaşa, yokladıklarına dahi açıklamamış olması, bu temayülün de sonuçlarının açıklanmayacağı anlamına gelir.
Sonuçları açıklanmamış yoklamaların hükmü nedir bilemem ama belli ki parti, dilediği adayı seçmek yönünde sonuç alırsa açıklayacak, aksi halde yoklayanlar yokladıklarıyla, yoklananlar da yoklandıklarıyla kalacak.
Sonucu açıklanmayan ya da açıklanmayacak temayüllere karşıyım. Bir dernek başkanı olarak adımın ve iletişim bilgilerimin diğer tüm dernek başkanları ve yönetim kurulu üyeleriyle birlikte listeler halinde 51 aday adayının eline tutuşturulmasına karşıyım.
Beni hiç tanımayan ve tanımayacak aday adaylarının bir defa değil en az üç defa mesajla, olmadı telefonla arayarak destek istemesine de karşıyım.
AK Parti’nin sivil toplum örgütlerini bu şekilde siyasetin içine sandıklarının başına çekmesine de karşıyım.
Tüm bunlarla birlikte politik olarak uygulaması çok başarılı olmasa da kağıt üstünde ya da faal toplamda sanırım 300’ü aşkın dernek var her birinin yönetim kurulunun 5 kişiden oluştuğunu düşünürsek kaba hesapla 1500 kişi fikrini beyan etmek üzere kültür merkezine çağrıldı. Bunlardan ne kadarı fikrini beyan etmeye gitti ve 51 aday adayından kim ne kadar oy aldı. Açıklanmadığı sürece yapılan temayül yoklamasının bir kandırmaca göz boyama olduğunu düşüneceğim.
STK temsilcilerinin düşüncelerinin fikrine önem verilecek ve görüşü sorulacaksa eğer onları çağırmak değil onlara gidilmelidir. Toplanan eğilimin kıymeti harbiyesi olacaksa temayülün hemen akabinde sonuçlar açıklanmalıdır.
Bunlar yapılmıyorsa halin özeti seçim ve temayül komedisi olur.