Alim bir ailenin alim bir evladı. Değerli bir Kanaat önderi. Yüzlerce Alim yetiştirmiş bir Seyda.
Ölüme eyvallahı olmayan, ömrünü ölüm ötesi için geçiren Müderris…
Seydayê Mele Zeki BİLGİN Hocamızı rahmeti rahmana yolcu ettik. “Alimin ölümü alemin ölümüdür” der Rahmet Peygamberi Hz. Muhammed (sav).
Seyda; alim olarak bir alemdi gerçekten.
Seyda Mela Mehmet Zeki Bilgin 1946 tarihinde Diyarbakır’ın Çınar ilçesinin Yaprakbaşı Köyünde dünyaya geldi. Ailesi ilimle hemhal olduğundan hayatını ilmi ilahi ile yoğurdu. İlim hayatına babasının medresesinde başladı. Bölgenin tanınmış alimlerden olan dedesi Seydayê Mela Abdüssamed Bilgin ve Molla Süleyman Kavak’ın medreselerinde Arapça grameri olan sarf Nahiv bilgileri ile Tefsir, Hadis, fıkıh ve benzeri ilimleri aldı.
Mollalık icazetini ise yine babasından aldı. İmam Hatipliğe Elazığ ilinin Maden ilçesinin Küçükovaköyünde başladı. Ergani/Yapraklı; Batman/Yeniköygibi birçok yerde imam hatiplik yaptı. Batman merkez İluh Camisi; Halil İbrahim camilerinde İmam Hatipliğin yanında Müderrislik yaparak Seyda ünvanını aldı. Batman Fatih mahallesinde El-Aksa Cami’nin inşasına öncülük ederek hayır hanesine bir de cami imar mükafatı ekledi.
İmam Hatiplikten emekli olmasına rağmen ömrünün son demine kadar sırf rızai ilahi için Müderrrisliğe devam etti. Kendi imkânları ile oluşturduğu medrese de Seydalık görevini aksatmadan yerine getirerek Allaha ve topluma karşı sorumluluğunu en iyi bir şekilde yerine getirdi. Faki yetiştirme gibi yüce ve değerli Müderrrislik görevini ömrünün son demine kadar yerine getirdi.
Üzülerek belirtmeliyim ki Seydamızın“Seydalık” vasfı tanıtımında pek fazla dile getirilmedi.
SeydayêMela Zeki BİLGİN ömrünü adadığı Alim yetiştirme sevdası onun için her şeyden önce geliyordu. Hayatı boyunca yüzlerce Fakiye,Seydalık yaptı. Yüzlerce talebeyede icazet vererek âlim olmalarını onayladı. Onun bu meziyeti “Seyda” olarak adlandırılmasını ve bu ünvana sahip olmasını sağladı.
Seyda; toplum tarafından sevilen ve sayılan bir âlimdi.Kanaat önderliğiilminin hürmetine sunulan bir sıfattı.
Ben onu ilk olarak “SerêGır” de ki “İluhCamiin”de İmamlık yaparken tanımıştım. Onun nurlu yüzü ve sevimli gülüşü kalbimde muhabbetin yeşermesine yetmişti. Burada İmamlıkla birlikte onlarca talebe yetiştiriyor, Müderrrislik yapıyordu. Seydalığı yetiştirdiği fakıhlara ders vermesinden geliyordu. İlminde mahirdi. Arapça dilbilgisi olan sarf ve nahuw ilminde üstaddı. İlim konusunda bilgeydi. Tefsir, hadis ve fıkıh konularında âlimdi.
Hafızasında Arapça, Farsça, Kürtçe ve Türkçe şiirlerden yüzlerce beyt şiir vardı. Her dersini veya sohbetini birkaç beyitle süslerdi.
Alimliği kadar mütevaziydi de…
Kibir, haset ve bencillikten uzaktı. Maddeye değer vermezdi. Elindeki imkânları çoğu zaman talebeleri için seferber ederdi.
Her yıl muhakkak Seydalık yaptığı Medresesinden icazet verdiği talebeler olurdu. Bu şekilde yüzlerce Fakıh yetiştirmiş, yüzlerce talebeye icazet vermiştir.
Zamanında bende Seyda Mela Zeki BİLGİN’in talebeliğinden nasiplendim. Muhterem Seydamın dizlerinin dibinde diz çökerek“Molla Cami”adlı gramer kitabından ders okuma şerefine nail oldum.
Seydam, ders işlerken beni değişik sorularla sıkıştırdığından çok zorlanırdım. Ama bilirdim ki daha iyi öğrenmem için beni zor sorularla muhatap kılıyor. Aynı zamanda bu zor sorularının altında dişine göre bir talebe bulmanın keyfini çıkarıyordu.Gerçekten çok değerli ve bilge bir Seydaydı. Onunla işlediğim dersler çok bereketli ve zevkli geçerdi. Bende onun yüzlerce talebesinden biri olma şerefine nail oldum ve de bundan gurur duyuyorum. Kendisinden çok şey öğrendiğimi, kendisine minnettar olduğumu, hayatım boyunca onu unutmayacağımı bir kez daha dile getireyim. Kendisinden çok kıymetli ahlaki ve ilmi bilgiler edindiğim için gerçekten şanslıyım.
O gökyüzünün talebesi yeryüzünün ise Alimiydi.
Ruhun şad olsun
Muhterem Seydam! Seydayê Mela Zeki.
Rabbim mekânını cennet eylesin.
“Bizler ondan geldik ve yine ona döneceğiz.”