Önce müritlik nedir, bilmeyenlere biraz müritliği anlatayım.
Müritlik, tek kelime ile bir kişiye, inanca veya ideolojiye körü körüne bağlanmaktır.
Gözleri, bağlı olunan kişi ya da dergâhtan başka bir şey görmez.
Kutsal kitaplar, dini kurallar ve kanunlardan ziyade efendilerinin söyledikleri onlar için geçerlidir.
Liderlerine bağlılıkları, ülkelerine, dinlerine ve değerlerine bağlılıklarından daha önce gelir.
Geçmişte din, devlet, millet edebiyatı yaparak gözyaşı döken Fethullah Gülen'in iktidar gücü adına sonra nasıl tehlikeli bir hal aldığını gördük.
Devletine, milletine bile bağlı oldukları kişiden dolayı zarar verebilir, hem de kurşun bile sıkabilirler.
Bağlı oldukları kişi adam öldür deseler, gözü kapalı vururlar.
Çevremizde bunun gibi birçok yapı, halen varlığını koruyor.
Şeyhin müritleri,
Cemaatlerin müritleri,
Tarikatın müritleri,
Bir de Adnan Hoca diye tabir edilen lümpen ve neye hizmet ettiğini bilinmeyen tarzdaki adamların müritleri var.
Müritlerden dolayı bu ülke ve bu millet çok çekti.
Çekmeye de devam ediyor.
Bu kadar çok mürit yetmiyormuş gibi şimdi de başımıza siyasi parti müritleri türedi.
Partinin tüzüğünün bir maddesini bilmezler.
Partinin ideolojisi ve felsefesinden haberleri yok.
Belki de sağın ne, solun ne anlama geldiğinden de haberleri yoktur.
Futbol takımı tutar gibi siyasi parti tutuyorlar.
Hiçbir şeye ‘yok’ demiyorlar.
Bu sefer müritlik aşkı ile partiye bağlı olanlar yüzünden parti liderleri kendilerini kral görüyor.
Siyasi arenadaki müritler ise kulluk kölelik yapıyor.
Bu tipler yüzünden toplumda kutuplaşma da gittikçe artıyor.
Liderlerine ve partilerine laf söyletmiyorlar.
Kendi iradelerini, parti liderlerine teslim etmeleri gerekiyor.
Etmediler mi düşman belliyorlar.
Hadi çıkarcı partililerin amacı belli, peki müritlerin ki ne?
Niye bu kadar kutsuyorlar partilerini ve liderlerini, körü körüne?
Bu denli kölelik neyin nesi?
Her şeyden önemlisi de siyasi partilerde neden bu kadar çok mürit var?
Çünkü bu kadar mürit toplumsal barış açısından tehdit sayılmaktadır.
Demokrasiden dem vuran siyasi partilere önerim, öncelikle kendi üyelerini bilinçlendirsinler, insan hakları eğitimi versinler.
Belki bu sayede körü körüne savunuculuk yapmaktan da vazgeçerler.