Bu ülke de yaşamak biraz zordur. Her şey pahalıdır. Etin, benzinin, taşın toprağın bile fiyatı çoktur. Birileri için hayat kolayken geneli için zordur. Bu ülkede her şey çok pahalıyken ülkenin en ucuz şeyi insan canıdır.
Yani en büyük ucuzluğu insandır. Hiçbir değeri yoktur. Ne canı değerlidir nede sahip olması gereken bir hakkı vardır.
Çiçekçiysen, tezgâhının önünde oturmuş ekmeğini kazanmanın derdindeyken lüks bir arabanın altında ezilip ölebilirsin. Bu ölüm çok kolaydır. Arkanda bıraktıkların, hakkını aramak için adliyelerde, mahkemelerde koştururlar.
Ya da bir iş kazasında hayatını kaybedersen yine sen suçlu olursun. Hakkını aramak isteyen yakınlarının önündeki tüm yollar kapatılır.
Ya da küçük bir kız çocuğu olursun devletin havan mermisiyle ölürsün. Kemiklerini, annenin acı feryadıyla toplamasıyla kalırsın.
Ölüm seni topluca da bulabilir. Ekmeğini yerin metrelerce altında kazanıyorsan işin çok zordur.
Ama sen evine en temizinden, en helalinden ekmeğini götürürsün. Seni o şartlarda hiçbir can güvenliği olmadan çalıştıran işveren, güvenli çalışma ortamı sağlamak zorunda olan devlet ne kadar işini yapıyordur onun bir önemi yok bu ülkede.
Topluca ölüme gidersin, günler sonra cesedinin tanınmayacak hale geldiğinde çıkarılırsın. Sen ölürsün arkanda gözyaşı hiçbir zaman dinmeyecekleri bırakırsın.
3 gün sonra sen de onlar da unutulursunuz. Bu ülkede can ucuzdur can değersizdir. Zaten yeni canlar gidecektir.
Ve bugün gencecik gülen yüzler yine gitti. Yürekleri sevgi doluydu. Küçücük çocukların ellerinden tutmak için yok olan bir şehri var etmeye gideceklerdi.
Yıkmaya değil, yapmaya gideceklerdi. Hepsi ayrı güzel dünyaydı. Heyecanla, inanarak yapacaklardı. Devrim gençleriydiler.
Onlar Suruç’ta basın açıklaması yapan Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu üyeleriydi. “Kobanê’nin yeniden inşası” konusunda basın açıklaması yaptıkları sırada, büyük bir patlama sonucu hayatlarını kaybettiler.
İnsanlığa yakışmayan bir ölüm onları da buldu. Ellerinden hayatları alındı. Gülen yüzleri, yerini parçalanmış cesetlere bıraktı.
Onlara ölüm, ailelerine acı, bizlere de öfke kaldı.
Bu saldırıyı kınamak, lanetleme bizlere düştü. Sadece acıyı paylaşabiliriz. Bizlerin elinde tekrar ölümlerin olmaması için söylemler kalıyor.
Başta dedim ya bu ülkede en ucuz şey candır. Yetkililer de bizler gibi lanetleyerek bu işin altından kalkmaya alışmışlar. Herkes, hep beraber olayı kınar.
Taa ki yeni yaşanacak acı bir olaya kadar.
Artık yorulduk. Farklı acıları aynı yüreklerde yaşamaktan yorulduk. Acıları kabul etmekten yorulduk. Günler sonra unutmaktan yorulduk.
Bu ülkede en değerli şey koltuktur. Eğer yetkililer görevlerini yapamadıkları için istifa ediyor olsalardı katliam şeklindeki bu ölümler bir daha yaşanmayacaktı.
İstihbarat ve güvenlik zafiyetimi yaşanmış? Burada sorumlu kimse, eksiği hatası olan kim varsa istifasını vermeli.
Bizler, yetkililerin koltuklarında en rahat şekilde oturup kınayarak lanetleyerek konuşmasından sıkıldık.