1991 yılından bu yana periyodik olarak devlet kurumları, işletme ve gayrimenkulleri özelleştiriliyor.
Demirel-İnönü 49. koalisyon hükümeti tarafından başlatılan özelleştirmeler Çiller-Karayılan, Çiller-Baykal, Mesut Yılmaz, Erbakan-Çiller dönemlerinde hız kesmeden devam etti.
Özelleştirme çalışmalara AK Parti döneminde de büyük kararlılıkla sürdü.
Özelleştirme ile ilgili çalışmalar halen devam ediyor. Birçok kurum özelleştirme kapsamına bulunuyor.
Özelleştirilen kurumların içinde en çok ses getiren Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketinin özelleştirmesi oldu. TEDAŞ(Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi) Türkiye genelinde birçok dağıtım şirketine bölünerek özelleştirildi. İçinde Batman’ın da bulunduğu 6 ili kapsayan ihaleyi Dicle EDAŞ aldı.
DEDAŞ adıyla özelleştirilen kuruma yönelik son zamanlarda eleştiriler ve saldırılar var. Özellikle çiftçiler, birçok yerde DEDAŞ’ın binalarına zarar verdi.
DEDAŞ’ı suçlayan yazılar yazıldı ve halen yazılıyor.
Peki, suçlu hep DEDAŞ mı?
Öncelikle belirtmek istiyorum, kurumun avukatı falan değilim. Ama olaya objektif yaklaşacağım. Çünkü elektrik hayatımızın vazgeçilmez bir parçası oldu.
Elektriksiz hayat artık mümkün değil. Herkesin sağlıklı, kesintisiz, Avrupa standartlarında elektrik alma hakkı var. Kurumun bu yönde çalışmaları var. Ama bu çalışmaların yapılabilmesi için öncelikle bireylerin de sorumluluklarını yerine getirmesi lazım.
Birey olarak şuna alışmak durumundayız.
DEDAŞ artık özelleştirildi.
Bir devlet kurumu değil.
DEDAŞ’a bundan sonra bir ticarethane olarak bakmak zorundayız.
Nasıl ki, manav, bakkal, telefon, benzin, ekmek ve suya para veriyorsak artık elektrik kurumuna da para vermemiz gerektiğine kendimizi alıştırmalıyız.
Geçmişte yaşanan şiddet olayları ve kurumun devlette olmasından ötürü elektrik ödemeleri konusunda kötü bir alışkanlığımız oldu.
Birçoğumuz elektriği kullandık ama bize fatura edilen tutarı ödemedik.
Devletin hakkı yendi.
Bu alışkanlığımız maalesef devam ediyor. Şimdi devletin değil ama kul hakkını vermemeye çalışıyoruz.
Yani, kul hakkını yiyoruz!
Batman başta olmak üzere bölge genelinde yüzde 85’lere varan kaçak elektrik kullanımı var. Bunun da büyük bir bölümü israf…
Yani bir elektrik sobası yakma imkânımız varken, 4 yakıyoruz.
Bir klima çalıştırmak bize yeterken 3-4 klima çalıştırıyoruz.
Bir su kuyusundan 2 saatte tarlayı sulama imkânı varken, 20 saat kuyu motorunu çalıştırıyoruz.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün…
Çiftçilere yönelik helalleşme kampanyasına kısaca değinmek istiyorum. 100 dönümlük bir arazide çift ürün ekimi gerçekleştirilirse yıllık elektrik kullanım tutarı 40-45 bin TL arasında bir meblağ tutuyor.
DEDAŞ, çiftçilerin de zor durumunu göz önüne alarak helalleşme kampanyası düzenledi.
100 dönüme 45 bin değil, tek ürüne 9, çift ürüne 11 bin istedi. Yünde 75 oranındaki bu indirim bile çiftçilerimizi memnun etmedi.
Çiftçilerimizin sıkıntılarını biliyorum.
Giderleri çok. Devletin verdiği destek bir diş kovuğunu doldurmuyor.
Burası doğru…
Ama DEDAŞ da sonuçta TEİAŞ’tan elektriği para ile alıyor. Karşılığını ödeyip elektriği bizlere ulaştırıyor. Olaya bu yönüyle de bakmak lazımdır. Çiftçilere destek verilmeli. Devlet, çiftçilere sahip çıkmalı. Devletin çiftçilere verdiği gübre ve mazot desteğine elektrik desteği de eklenirse sorun ortadan kalkacaktır. Ne şirket zarar eder, ne de çiftçilerimiz zor durumda kalır.
Şehir merkezleri, ilçe, köy ve fabrikalar da bu bilinçle hareket etmelidir. Bir ev kullanacağının 3 katı, bir ticarethane kullanacağının 4 katı, bir fabrika kullanacağının 2 katı enerji çekerse, sağlıklı ve kesintisiz elektrik alma şansımız olabilir mi?
Usulsüz elektrik kullanımı, israf ve aşırı yüklenme devam ettiği müddetçe, elektrik konusundaki sıkıntıların aşılması zor görülüyor. Daha uzun yıllar elektrik kesintileriyle karşılaşmak kaçınılmazımız olacak!
DEDAŞ’ın tasvip etmediğim yönü ise, faturalara getirdiği 10 günlük ödeme süresidir. DEDAŞ bu konuda yanlış yapıyor. Sağlam ve düzenli faturasını ödeyen vatandaşlara opsiyon tanıması lazımken, onlara 10 günlük süre vermesi, açma –kapama ücreti olarak para kesmesi bana göre doğru değil.
Vatandaşlara bu konuda 1 aylık süre tanınması en makul olanıdır. Bir ay faturasını ödemeyenin elektriği kesilsin ama 10 günlük süre çok kısa… Şirket yetkilileri bu konuyu yeniden gözden geçirmelidir.